Savunma
Tutuklu gazeteci Ercüment Akdeniz’in 31 Temmuz Çağlayan Adliyesi’ndeki duruşmasında yaptığı sözlü savunmanın tamamıdır.
Sayın yargıç;
Öncelikle salondaki katılımcıları selamlıyorum. Basın meslek örgütlerine ve destek veren herkese teşekkür ediyorum.
2010 yılında gazeteciliğe başladım. Muhabirlik, editörlük, köşe yazarlığı, haber müdürlüğü, haber koordinatörlüğü yaptım. Evrensel Gazetesi haber müdürü ve Hayat TV haber koordinatörüydüm. Halen İlke TV’de program yapımcısı/sunucusu olarak çalışmaktayım.
2012’den itibaren göç haberciliğine yoğunlaştım. Bu konuda yüzlerce haber, röportaj ve makaleye imza attım. Üç kez basın ödülüne layık görüldüm. Ulusal ve uluslararası sempozyumlara davet edildim. Göç üzerine yayımlanmış 5 kitabım bulunmaktadır.
1996’da kısa adı EMEP olan Emek Partisi’ne üye oldum. Gençlik Kolları ve Parti yönetiminde görev aldım. Aralık 2020 kongresinde EMEP genel başkanlığına seçildim. İki buçuk yıl görev yaptıktan sonra parti üyeliğinden ve genel başkanlıktan istifa ettim. Hayatıma gazeteci yazar olarak devam etmekteyim. Şu an herhangi bir siyasi partiye üyelik kaydım yoktur. DİSK Basın İş Sendikası ve Türkiye Yazarlar Sendikası üyesiyim. Evli ve iki çocuk babasıyım.
****
160 gündür tutukluyum. Hakkımda hazırlanan savcılık iddianamesi haksız, yanlış ve kurgusal suçlamalarla doludur. Anayasal hak kapsamında olan siyaset yapma hakkı; basın özgürlüğü hakkı; ifade, örgütlenme ve demokratik eylem hakkı suç çemberine sokulmaktadır. “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçu başta olmak üzere tüm suçlamaları reddediyorum. Hesap veremeyeceğim hiçbir soru yoktur. Alnım açık başım diktir. Gazeteciler hakikat neyse onu söylerler.
Elbette tüm suçlamalara detaylı yanıt vereceğim. Suçlama dosyası şişkindir ama içeriği boştur. Detaylı yanıt tercihi bu nedenledir. Kolay ve daha anlaşılır bir takip için iddianamedeki akışı baz alacağım.
****
18 Şubat günü sabah 05.30’da evimden çıktığımda gözaltına alındım. Yarım saat kadar sivil polis otosunda ve evimin önünde bekletildim. Bana saati gelince evimin basılacağını söylediler. Şaşırdım. Evde avukatım olduğu halde erişimim engellendi. Çantamda evin anahtarı olduğu ve kapıyı açmayı teklif ettiğim halde kabul etmediler. Kamera çekimi eşliğinde ve bağırış çağırışlarla kapıya vurdular. Ellerinde levye vardı. Bir gazetecinin, eski bir parti başkanının evine işte böyle girdiler. İddianamenin yaklaşımı da ne yazık ki pek farklı değil.
İddianamenin ana omurgası HDK suçlaması üzerine oturtulmuştur. Buna göre HDK terör yapılanmasının sivil alanıdır ve HDK’de faaliyet yürütenler silahlı terör örgüt üyesi ile eşittirler, ceza almalıdırlar. Öncelikle şunu belirteyim: Suçlandığım yıllar içerisinde üyesi olduğum EMEP bana HDK’de çalışma görevi vermemiştir. Kaldı ki EMEP 2015 yılında HDK’den ayrılma kararı almış, bunu bir bildirgeyle kamuoyuna aktarmıştır. Ben HDK’nın üyesi değilim ve Genel Meclis, yönetim veya delege listelerinde hiç yer almadım. Bu suçlama torbasına neden atıldım bilmiyorum. Fakat buna rağmen iddianamede HDK’de çalışmanın suç olarak görülmesi çelişkilidir. Zira 10 civarında kongre yapmış, yönetimlerini seçimle aleni belirlemiş bir kurum olarak HDK, kamuoyunun da malumudur.
Öte yandan iddianame metni “marjinal sol siyaset” diye bir suç kategorisi oluşturmuş. Yurttaşların ille de merkez kitle partilerinde siyaset yapmaları, bu yönde bir dayatma demokrasiye aykırıdır. Ayrıca kimin marjinal, kimin marjinal olmadığı muğlak, değişken ve görece bir tartışmadır. Türkiye’de 140’a yakın siyasi parti vardır, merkez parti olup olmamak suçlama konusu yapılamaz. Maalesef iddia makamı böylesi bir tercihte bulunmuş, hataya düşmüştür.
18 Şubat operasyonu ve beraberinde devreye konan bu iddianame, neden 14 yıl bekletildi? Bu yanıtlanmayı bekleyen bir sorudur. Ayrıca iddianame zamanın ruhuna hayatın olağan akışına ters bir paradoks içermektedir. İzah edeyim:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, mecliste Dem sıralarına gidip el sıkmıştır. Akabinde 22 Ekim parti grup toplantısında “Öcalan gelsin Meclis’te Dem sıralarına konuşsun.” demiştir. Hükümet katında “Terörsüz Türkiye” projesi başlamıştır. İmralı heyeti devlet izniyle ada görüşmelerine başlamıştır.
-Gözaltına alınmamızdan bir hafta sonra 27 Şubat günü İmralı’dan gelen mesaj, heyet tarafından okunmuştur. Mesaj PKK’nin feshi çağrısı yapmıştır. 7 kişilik bu heyetteki isimlerden biri Cengiz Çiçek’tir. Kendisi bir dönem önce Esengül Demir’le birlikte HDK Eş Genel Sözcülüğü yapmıştır. Esengül Demir tensip kararıyla tahliye edilmiştir.
– DEM heyeti Meclis’te görüşme trafiğini arttırmıştır. Öne çıkan isimlerden biri de Gülistan Koçyiğit’tir. HDK Eş Genel Sözcülüğü yapmıştır. Şu an Dem meclis grup başkan vekilidir. Dolayısıyla HDK yargılaması bir paradokstur.
– 12 Mayıs’ta PKK kendini feshetmiştir. 11 Temmuz’da Süleymaniye’de 30 kişilik grup silahlarını yakmıştır. Orada törende bulunan isimlerden biri de HDK sözcüsü Meral Danış Beştaş’tır.
– HDK Eş Genel Sözcüsü ve Erzurum milletvekili Meral Danış Beştaş, 16 Mayıs’ta Habertürk TV’de konuk edilmiştir. MHP lideri Bahçeli bu programa bir mesaj iletmiştir. Mesajında Lozan tartışmalarına uyarı yapan Bahçeli aynen şu ifadeyi kullanmıştır: Barış tek kanatlı bir kuş değildir. Bir kanat 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı ve gelinen fesih kararıyla kendini gösterdi. İki kanadı, millet olarak hep birlikte gövdeye getirmeliyiz.”
– Bu arada Adalet Bakanı Tunç ile infaz düzenlemesi vb. hazırlıklar için görüşmeler başlamıştır. Heyette HDK’li isimler de vardır.
– HDK Eş Genel Sözcüleri bizi ziyaret için ve üstelik bizzat izin verilerek Silivri Cezaevi’ne gelmişlerdir.
– TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un koordinasyonunda Meclis bünyesinde Süreç Komisyonu kurulmuştur. Dem Parti’nin komisyona verdiği isimler arasında Cengiz Çiçek ve Meral Danış Beştaş vardır. Yani HDK en üst temsille komisyonda yer almıştır.
Dolayısıyla ve bir kez daha ifade ederim ki; savcılık iddianamesi zamanın ruhuna, hayatına olağan akışına ters bir paradoksla karşı karşıyadır. Bu çelişki bana, yargılanan diğer arkadaşlara ait bir çelişki değildir. Bizler olsa olsa bu çelişkinin mağdurlarıyız.
Gelinen aşamada memleketin 18 Şubat benzeri paradoksal operasyonlara, haksız hukuksuz iddianame ve suçlamalara değil, barış insanlarının sayısını çoğaltmaya ihtiyacı........
© İlke TV
