menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

GÜNLÜK YAŞAYIŞIMIZDA YAPTIĞIMIZ YANLIŞLAR(1)

7 0
26.10.2025

1.BİR HABERİ ARAŞTIRMADAN İNANMAK,PROPAGANDAYA KAPILMAK

“Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.“(Hucurat Suresi 6. Ayet)

Yukarıdaki ayeti kerimede bildirildiği gibi duyduğumuz her haberi doğruluğundan emin olmadan inanmamamız konusunda uyarılıyoruz. Bu özelde de genelde de böyledir. Mahalle ölçeğinde olsun memleket ölçeğinde olsun farketmez. Ben genelden örnekler vermek istiyorum.

Medyanın birinci görevi tarafsız bir habercilik yapmaktır. Ancak günümüzde medya bu ayetteki fasık misali kitleleri yönlendirmek onları belli odakların menfaatleri doğrultusunda düşündürmek ve algı operasyonları yapmak için kullanılmaktadır. Milletimizi bölüp parçalamak isteyen dış güçler içimizde işbirlikçileri vasıtasıyla etnik gruplar ve mezhepler arasında ihtilaf çıkarıp çatıştırmak istemektedir. Bu tür yıkıcı ve bölücü faaliyetlerine aralıksız devam etmektedirler. Bunun için asparagas ve asılsız haberlerle belli toplum kesimleri belli kesimlere karşı devamlı tahrik edilmektedir. Tarihi birçok olay da aynı şekilde saptırılarak yanlış olarak hala anlatılmaktadır. Bunlardan biri Kubilay hadisesidir. Kubilay olayı uyuşturucu kullanan bir serseri grubunun genç bir teğmeni öldürmesi irticai kalkışma olarak takdim edilmiş ve gerçekler ortaya çıktığı halde hala öyle takdim edilmektedir. Bu olayla Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren dindarlara baskı ve zulüm artırılmıştır. Bir başka olayda da Mayıs 2006 da Danıştay baskınında bir hakimgüpegündüz öldürülüyor, katil elini kolunu sallaya sallaya çıkıyor, önceden planlı bir şekilde kameralar bozuluyordu. Tesadüfen bir polisin dikkati ile katil yakalanıyordu. Olayın hemen ardından daha olay aydınlanmadan Cumhurbaşkanı Sezer bu işi irticacıların yaptığını söyleyerek (irticacı diye dindarları kastettiği için) dindarları suçluyor, Danıştay Başkan vekili Hanım da katilin ‘’ Allahüekber ‘’ dediği yalanını söylüyor. İş bununla da kalmadı, ilgili mahkeme yeterli araştırma yapmadan dosyayı örtbas etmeye çalıştı. Eğer o gün katil yakalanmasaydı olacakları tahmin bile edemiyorum. 32 kısım tekmili birden bir kumpas ancak bu kadar olur. Bu şekilde komplolar hükümeti yıkmak milleti huzursuz etmek için yapılıyor.

Buna benzer düzmece iki olay da Aczimendi Lideri Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin ve Ali Kalkancı ile Emire Kalkancı olaylarıdır. Bu olaylar 28 Şubat’a giden yolda döşenen taşlardır. Müslüm Gündüz ilkin Ankara sokaklarında cübbesi ile bastonu ile kalabalık bir Aczimendi grubu halinde zikir çektirilerek dolaştırıldığı görüntüler medyada günlerce servis edilerek ve tartışılarak toplumun sinir uçlarına dokundurulmuştu. Arkasından da Fadime Şahinle kalabalık bir medya ordusu ile basılmıştı. İkinci olarak Ali Kalkancı şeyh yapılarak gündeme sürülmüş karısı Emire ile uygunsuz haberler yapıldı. Şeyh ve zina kavramları birlikte topluma subliminal değil doğrudan empoze edilmeye çalışılıyordu. Bu ve benzeri tezgahlar sonucu toplum nezdinde cemaatler ve tarikatlara itibar suikastı yapılmıştır. İslam düşmanları böyle iğrenç komplolarla bir toplum mühendisliği ile toplumun manevi dinamikleri ve değerleri ile oynamış ve bu değerleri aşağılamıştır. Maalesef dünyada da bu böyledir. Özellikle sosyal medya yalan yanlış haberleri yaymak için belirli odaklar istihbarat örgütleri tarafından kullanılmakta ve bunda başarılı da olmaktadırlar. Bunun sonucunda kitleler sokağa dökülmekte halk galeyana getirilerek kaos meydana getirilmektedir. Hatta hükümetlerin icraatlarına engel olunmaktadır. Bunların o kadar çok örnekleri var ki saymakla bitmez. Ülkemizde Suriyelilere karşı aleyhte oluşturulan kampanya ile yer yer çatışmalar meydana getirilmiştir.

Bu nedenle başta da ayette belirtildiği gibi haberleri araştırmadan tahkik etmeden inanmamalıdır. Merhum Mahir Kaynak böyle olaylar gerçekleştiğinde bu olay önce kimin işine yarayacak sorusu ile failin bulunabileceğini söylemektedir.

Buna bir misal daha vermek istiyorum. 1993 yılında Uğur Mumcu bir suikast sonucu öldürülünce hemen irticacı kuruluşlar suçlandı ve cenazede toplanan kalabalıklarKahrolsun Şeriat diye bağırtıldı. Kahrolsun şeriat diyenlerin hepsi İslami manada dinden çıkmış kafir olmuştu. Fakat gerçek katil bulunamadı. Çünkü derin devlet Uğur Mumcuyu PKK ile ilgili ulaştığı bazı belgelerden dolayı öldürmüştü. Yani yalan haberle halk galeyana getirilmiş ve dindarlar suçlanmıştı. Devlet istese katilleri anında yakalar.

Dostlar bugün o haldeyiz ki, herkes kendi dünya görüşüne uyan haberlere doğru mu yanlış mı demeden hemen inanıyor. Haber asparagas çıkınca mahcup oluyor veya gene o habere inanmaya devam ediyor. Bunun için büyüğümüz Muharrem Nureddin Coşan Hocamız bize Kritik Analitik Düşünce sistemini öğretti. AKRA Media’da bunun için ‘’Eleştirel Medya Okur Yazarlığı ‘’ ve ‘’ 30........

© Habername