menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsrail’in Katar Saldırısı

15 4
15.09.2025

09 Eylül tarihinde (09 Eylül 2025) İsrail Katar’ın başkenti Doha’da Hamas yöneticilerinin bulunduğu Hamas ofisini vurdu. Saldırıda Hamas’ın üst düzey lider kadrosu kurtuldu. Ancak, maalesef biri (1) güvenlik görevlisi altı (6) kişi hayatını kaybetti. 09 Eylül Salı günü öğle saatlerinde yapılan saldırıya İsrail kaynaklarına göre 15 İsrail savaş uçağı katılmış, Hamas Ofisine 10’un üzerinde hassas mühimmat ateşlenmiştir. Vurulan binanın görüntülerine bakıldığında sadece Hamas ofisinin bulunduğu katın tahrip edildiği, üst katta hatta Ofisle aynı kattaki aynı binada bulunan yan dairesinde hiç tahribat eserinin bulunmadığı görülmektedir.


Bu elbette ki İsrail’in sözümona savaşın tarafı olmayan sivillere (Çünkü İsrail’e karşı savaş yürüten bir devlet de yoktur bugünün şartlarında) saygısından dolayı değildir. İsrail Ortadoğu’daki bütün liderlere “Güvende olmadıkları, İsrail’in istediği anda liderlere isabetli nokta saldırılar gerçekleştirebileceği” mesajını vermektedir. Bu saldırı 07 Ekim Hamas saldırısı sonrası İsrail’in Lübnan ve Suriye’de Hizbullah lider kadrosuna ve İran askeri yöneticilerine yaptığı saldırılar ile aynı formattadır. Ancak, lider ve yönetici kadro denildiğinde dar anlamda tepe yönetimini algılamamak gerekmektedir. Çağrı cihazları ve telsizlere yerleştirdiği patlayıcılarla Hizbullah'ın yönetici katmanını ortadan kaldıran planlı saldırıları unutulmamalıdır.

İsrail İran ile yaptığı konvansiyonel savaştan sonra bu tür saldırılara devam edeceğini göstermiştir. Bir tarafta Yemen’e Husilere, hükümet binalarına hava saldırıları yaparken diğer tarafta da bir arabulucu ülke olan Katar’da üstelik İsrail ile Hamas arasındaki barış görüşmelerini müzakere eden Hamas'ın üst düzey heyetine vahşi ve insanlık dışı bir nokta harekat düzenlemiştir.

Bu saldırıda İsrail uçaklarına Amerikan tanker uçaklarıyla havada ikmal yapıldığı, saldırıdan hemen önce Katar savunmasının sağırlaştırıldığı ifade edilmektedir. Ancak, bu sağırlaştırma faaliyetini İsrail mi yoksa ABD mi yaptığı konusunda kesinlik yoktur. Yine saldırının kısa bir süre öncesi ülkede askeri birlik bulunduran Türkiye gibi ülkelere muhtemelen ABD üzerinden bildirim yapıldığı söyleniyorsa da bunun efektif süreyi kapsamadığı gibi kesinliği konusunda teyit yapılmamıştır.

Saldırının amacının 07 Ekim 2023 Saldırılarından sorumlu Hamas yönetiminin cezalandırılması olduğu İsrail tarafından açıklanmıştır. Hatta İsrailli bir istihbarat yetkilisi yapılan saldırılarla Hamas yöneticilerinin hedef alınmasını “Bizim Münih anımız” diyerek, 1972ˆde Münih’te olimpiyatlarda İsrailli sporcuları öldürenlerin adeta küresel bir süreç avı sonucu öldürülmesi ile irtibatlandırmıştır. Bazıları ise 2. Dünya Savaşı sonrası Holokost suçlusu Nazi liderlerinin dünyanın her tarafında izlenerek tutuklanması, sorgulanması ve öldürülmesine atıf yapmaktadırlar.

Keza Netanyahu 07 Ekim Hamas’a saldırılarını Amerika’nın 11 Eylül’ü ile özdeşleştirmektedir. Bu retorikten anladığımız şudur ki, bu saldırılar şiddetlenerek devam edecektir. Hamas liderleri misafir kaldıkları ülkelerde hedef alınacaklardır. Bu bağlamda zaman zaman Türkiye’de misafir edilen Hamas yöneticilerini ve Türkiye’yi de tehdit etmektedir.

Kaldı ki, Katar’da bulunan hatırı sayılır bir sayıda olan Türk birliği, Katar ile Türkiye arasındaki yüksek düzeyli işbirliği ve ittifakın da uzantısı olarak ayrıca askeri işbirliği ve danışmanlık anlaşması, hatta Katar’daki üste bulunan yarım F16 filomuza rağmen bu saldırının yapılmış olması meydan okuyucudur. Dolayısıyla İsrail Türkiye topraklarında olmasa bile bizim etki alanımızda olan bir ülkeye saldırmıştır.

Bu konuya ilişkin yorum yapan analistler, İsrail’in sonuçları kendisi için hayırlı olmayacak saldırılar yaptığını, aslında İran ile yaptığı konvansiyonel savaşta boyunun ölçüsünü aldığını, hassas tesislerini koruyamadığını, elindeki mühimmatını bitirdiğini söylemektedirler. Özellikle Çin ve Rusya yanlısı yorumcular ile fikri düzeyde İsrail karşıtı bazı bölgesel gruplar İsrail’in savaşacak gücünün kalmadığını, Türkiye’nin askeri kapasitesinin İsrail’den üstün olduğunu, Arap devletlerinin birleşmeleri halinde İsrail’in işinin çok zor olacağını değerlendirmektedirler. İran ile savaşta İsrail’in zorlandığı açıktır. Konvansiyonel savaşlar galiplerini de yıpratan büyük çatışmalardır. Ancak, savaş konusunda İsrail’e ayrı bir parantez açmak gerekir. İsrail kurulduğu tarihten itibaren bir terör ve savaş devletidir. 1948’e kadar cereyan eden meskun mahal çatışmalarını, kurulduktan sonraki Arap Devletleriyle yaptığı savaşları düşünürsek, İsrail zaten baştan beri birleşik devletler ile savaş halindedir. Ayrıca, İsrail’in kendisine ait bir lojistik birimi yanında hatta ondan kat kat daha büyük ABD başlı başına İsrail hizmetinde bir lojistik birimidir. Bu nedenlerle İran ile ateşkesten sonra İsrail’in bölgedeki saldırıları hız kesmemiştir.

Mesela Suriye’nin stratejik bölgelerini işgal etmiştir. Bu bölgeleri işgalinin yanında Şam’a, Humus’a, Lazkiye’ye, Tartus’a ciddi saldırılar icra etmektedir. Diğer yandan Suriye içindeki ana gruplarla ciddi ilişkilerini devam ettirmektedir. Bu durumun yarattığı özgüvenle ve kendisinin bağımsız tasarladığı harfiyen de uyduğu eylem planı gereği haydutça Katar’daki Hamas Ofisini........

© Haber7