"İSPANYA’NIN CESARETİ, MÜSLÜMAN COĞRAFYANIN SESSİZLİĞİ"
İspanya, Batı Avrupa’da İsrail’i tanımayan son ülke olarak tarih sahnesinde özel bir yer tuttu.
1948’de İsrail’in kuruluşundan 1986’ya kadar Madrid yönetimi, Arap dünyasıyla dayanışmayı tercih ederek Tel Aviv’e mesafeli durdu.
Franco döneminde enerji bağımlılığı ve Arap ülkelerinin desteği nedeniyle İsrail’e kapılar kapalı kalırken, demokrasiye geçişten sonra da İspanya Filistin davasına güçlü bir destek verdi.
1986’da Avrupa Topluluğu’na katılırken İsrail’i resmî olarak tanısa da, 1991 Madrid Barış Konferansı’na ev sahipliği yaparak dengeli ama Filistin yanlısı tavrını sürdürdü.
İspanya, 15-16 Temmuz 2025’te Kolombiya’nın başkenti Bogotá’da Lahey Grubu tarafından düzenlenen zirveye katılarak İsrail’e yönelik yaptırım sürecine resmen dâhil oldu.
Bu, yalnızca diplomatik bir tercih değil; vicdani, tarihsel ve ahlaki bir duruştur.
Kral Felipe’nin 80. BM Genel Kurulu’nda sarf ettiği sözler hafızalara kazındı:
“İsrail hükümetinin Gazze'deki eylemlerini anlamakta zorlanıyoruz ve bundan derin acı duyuyoruz. Bu yüzden haykırıyoruz ve talep ediyoruz: Bu katliamı derhal durdurun.”
İspanya yalnızca söz söylemedi, arkasına somut yaptırımlar koydu.
İspanya’nın İsrail’e Karşı Aldığı Kararlar (Yaptırımlar / Tedbirler)
1— Ekim 2023’ten beri fiilen uygulanan silah ambargosunun, bir Kraliyet Kararnamesi ile yasal ve sürekli hale getirilmesi kararı.
2— İsrail silahlı kuvvetlerine yakıt veya benzeri taşıyan gemilerin İspanyol limanlarından geçiş yapmaları yasaklandı. İsrail ordusuna yakıt taşıyan gemilerin İspanyol limanlarından transit geçişinin yasaklanması.
3— İsrail’e savunma/askeri malzeme götüren devlet uçaklarının, İspanya hava sahasını kullanmalarının........
© Günışığı Gazetesi
