Sahtekar, Asalak ve Düşmandılar
Ve hep vardılar.
Durumu normalleştirmek için söylemiyorum; tarihsel eleştirinin gelişiminin ve doğrulanabilir bilginin kalıcı arayışının da tarihidir, şu sahtecilik tarihi…
Biliriz ki sahtecilik özgün belgelere duyulan güven ve otorite üzerinden beslenen asalak bir faaliyettir. Sadece münferit yani kendi başına bir suç eylemi değildir, aynı zamanda toplum içinde yazılı iletişimin ve kayıt tutmanın artan karmaşıklığının ve aynı zamanda öneminin de tarihsel bir göstergesidir. Toplum olarak yazılı belgeleri oluşturma, yayma ve bunlara güvenme yeteneklerimizi geliştirdikçe bir diğer yanda daha karmaşık ve etkili sahtekarlık/ aldatma biçimlerinin koşullarını ve fırsatlarını yarattık. Dolayısıyla çoğu zaman düşmanca bir ortak evrim temsili ortaya çıktı: Belgeleme tarihiyle sahtecilik tarihi.
Güven
Antik Yunan şehir devletlerinde sivil statüye (yani bir yurttaşın yaşamında var olan olaylar, olgular veya irade gösteriminin bütününü ifade ediyor, mesela doğum, evlilik, birliktelik, boşanma, vatandaşlık, ölüm) verilen yüksek değer ve sağladığı önemli hak ve ayrıcalıklar kişileri bu konumu edinmek veya meşrulaştırmak için aldatmaya teşvik etmişti. Dolayısıyla ta o zamandan yerel siyasi dinamikleri etkileyen anlık ve somut sonuçlar doğurmayı........
© Gazete Pencere
