menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazze ve tebliğ

10 0
23.10.2025

Tebliğ kelimesini duyduğumuzda bizde ilk çağrıştıran dini kavramlardır. İslam ve tebliğ kelimeleri dini literatürde sıkça geçen hatta başlı başına büyük bir konu olması bakımından dikkat çekicidir. Günümüzde de hala bu konuda çeşitli başlıklar altında tartışmalar yürütülmektedir. Aslında hiç girmek istemediğim ancak bazen de girmek zorunda olduğumuz meseleler bunlar. Mesela kadına tebliğ farz mıdır? Ya da kadın tebliği umuma açık yerde yapabilir mi gibi birtakım tartışmalar ortalıkta dolaşabiliyor. Başlangıçta şunu söylemeliyim ki tebliğ aslında tamamen iletişimin, iletişim psikolojisinin konusudur. Ayrıca tebliğ ederken bunu hedef kitlelere göre diye de ayırmak zorundayız. Çünkü sosyolojik olarak herkesi bir tutamayız. Anlama kapasitesinden tutun da görgü ve gelenek yani kültürel etkileri de değerlendirme dahilinde tebliğ mekanizmasını çalıştırmalıyız. Bunun içine bir insanın yaşı da giriyor. Çocuğa tebliğ etme biçimi ile yetişkine tebliğ etme biçimi aynı olmayacaktır.

İYİYİ DOĞRUYU GÜZELİ ANLATMAK

İnsan özü itibariyle temiz bir ruhla yaratılmıştır. Ancak onu şekillendiren ve sonradan hayatına giren şartlar ve koşullar mayasını bozabilir. Eğilimleri ve yatkınlıkları eğitilmez, törpülenmezse hem kendine hem de etrafına zarar verici bir hal alabilir. İnsanın dünyaya gelmekten maksadı sadece dünyanın nimetlerinden faydalanmak değildir. İnsanı huzura kavuşturan ruhunu besleyen şeyler ancak manevi hazlarda gizlidir. Bir muhtaca yardım etmek, bir yetimin elinden tutmak hatta en basitinden tebessüm etmek bile insanı manevi açıdan zenginleştirir. Ancak bu söz konusu ettiğimiz, insanı ruhi zenginliğe taşıyan hasletler, kendinden kendine değil kendinden etrafına yayılan hasletlerdir. Bu nedenle de insan alemi anlamak, hayret etmek, onca çeşitlilik içinde yüce Allah’ı tanımak için buradadır. Bu büyük bir serüvendir. Çok büyük ve heyecan verici. Heyecanın devamlılığı için şartlar bellidir; iyi, doğru ve güzel olana doğru çekilmeyi arzu etmek ve bunun için çabalamak.

TEBLİĞ KOLLEKTİFTİR

Tebliğ yani iyiyi, güzeli ve doğruyu bildirirken kötüyü engellediğimizin bilincindeyiz. Bu yüzden tebliğ ediyoruz. Kendi nefsini ıslah eden insan sadece bunu kendisiyle sınırlı bırakamaz. Çünkü İslam kollektif bir eylemdir. Herkesi ilgilendirir. Dindaş veya farklı inançtan ya da inançsız olandan ayırt etmeksizin İslam’ı tebliğ ederiz. Bazen sadece çocuğumuza tebliğ ederken yeri gelir sokakta herkesin içinde tebliğ edebiliriz. Tebliğin yeri, zamanı, şartı, cinsiyeti veya araçları zamanın ruhuna göre değişkenlik gösterir.

GAZZE TEBLİĞ EDİYOR

Peki Gazze bugün ne yapıyor? Hepsi bir ağızdan ayetleri okuyarak, hamd ederek o imrenilen duruşlarıyla tebliğ etmiyor mu? Bu devirde bu zamanda hal ile tebliğ etmek bu olsa gerek. Gazze’de yaşam hakkı tanımayan siyonistler tarafından kalleşçe katledilen Müslümanların ölürken bize ders vermeleri tebliğ değildir de nedir? Gazze’deki insanların şehadete yükselirken bizlere verdiği mesaj zamanın da ötesinde bir şeydir. Bir halin davetidir. İslam’a davettir. Dünyanın bir tarafında manevi açlık çekenlere hal diliyle kurtuluşun yolunu halleriyle göstermiyorlar mı? Tüm bu olan biten salt bir anlatımdan bir okumadan daha etkili değil midir? Gazze’de yaşananlar Kuran’ın vücut giymiş hali değil de nedir? Gazze’nin son 2 yıldır dünyaya üflediği ruh Allah’ın dini İslam’ı tebliğ etmek değildir de nedir? Yıllardır batının misyonerlik için harcadıkları para, insan gücü, zamanı bir anda yok eden topyekûn insanları İslam’a 2 yılda davet eden Gazze halkının bu hali, tebliğ değil de nedir? Bu güçlü daveti okumak, anlamak hepimizin boyunun borcudur. Hiç mi imrenmiyorsunuz Gazellilerin haline? Tebliğ etmenin kuru kuru şunu yap bunu yap demek olmadığını derinden sarsarak gösteren Gazze halkının kutlu yolculuğu, bizi İslam’a yeniden davetten başka bir şey değildir. Allah’ın türlü türlü davet şekillerinden belki de hatta kesinkes en sarsıcı olanı budur. Bizleri gördüklerimizle mesul tutan Yüce Allah, tebliği halimizle yapmamız gerektiğini ve bunun hepimizin üzerine farz olduğunu da böylelikle gösteriyor.

Masumiyet kazanacak

Ey insan! Helak olmaktasın helaka sebep olmaktasın. İnsanlığın sonunu getirmek için elinden geleni yapan bir akla teslim olmuşsun. Yeniden ama yeniden her şeyi yıkıp mı yapmalı yoksa bu yıkıntının üzerine mi yükselmeli insanlık? Hepimiz çocuktuk. Çocukken düşündüklerini hatırla. Güzel bir dünyaydı, bulutlarla oyun oynardık uçurtma yapardık. Güneş ısıtırdı, deniz kum bizi çağırırdı. Dondurmayı severdik, terleyene kadar koşturmalar bizim hayatımızdı. Ey İnsan! Sen bu oyunları oynamadın mı? Bu çocuğun dünyasından geçmedin mi? Peki niye? Neden? Tüm çocukları öldürmekle ömrünü helak ediyorsun. İnsanlığı bitiriyorsun? Kim insanlığı bu hale getirdi? Kim? Janjanlı paketlere sarılmış sahte şekerlerle kandırılmışsın. Çocuğun gözlerindeki aleme uzansan; huzur ve masumiyet ile sevgi sonsuzluğuna dalsan. Çok mu zor? Ne yapmalı o zaman? Biz bu dünyayı senin elinden nasıl kurtaracağız, ey kötülük? Yeniden dal şu gözlere bir çocuğun gözlerinde ara kaybettiğini. Son bir umut sana sesleniyoruz ey İnsan! Sen yapsan da yapmasan da biz iyiler vazgeçmeyeceğiz. Masumiyetimizi kurtaracağız pençenden.

Su tasarrufu

Artı

Su israfına yol açmamak için kişisel önlemler alanlar da var. Belki bunu cimrilik diye görebiliriz ama bunu bu zamanda suyu dikkatli kullanmak olarak görmek daha doğru olacaktır. Hatta eşyanın hakikatine en uygun davranış onu çarçur etmemek yerinde ve hakkaniyetle kullanmak demektir. Yerleri sildiğiniz suyu tuvalete dökmek. Sebze, meyve yıkadığınız suları boşa akıtmayıp çiçekleri sulamak gibi çoğaltabileceğimiz örnekler sayabiliriz. Çocukluğumuzdan beri söylenen dış fırçalarken suyu boşa akıtmamak gibi önemli alışkanlıklar kazanmalıyız. Bunu yapanlar var ve su faturalarının da ciddi miktarda........

© Gazete Damga