menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsan Niçin Yaşar?

8 9
19.05.2025

Tüm zamanların ve coğrafyaların en çok sorulan ve en çok cevaplanan sorusu bu olmalı. İnsanlığın geldiği bugünkü noktayı üreten soru da bu olmalı. İnsan nedir, varlık nedir ve insan niçin yaşar? Bu sorular olmasaydı ve bu sorulara her birbiri birbirinden farklı hatta birbiriyle çatışan cevaplar verilmiş olmasaydı, bu soruların tek ve kesin bir cevabı olsaydı bugünkü gibi bir medeniyet inşa edilemezdi. Avlanma, toplama, üreme, barınma sadeliğinde bir hayat yaşanıyor olabilirdi.

Aynı soruların, benzer ve farklı biçimlerde tüm zaman ve coğrafyalarda sayısız kez sorulmuş olması bu soruların herkesçe tekrar sorulmayacağı ve onlara cevaplar aranmayacağı anlamına gelmez. Hatta tam aksine her insan bu soruları en az bir kez sormalı ve cevabını aramalıdır. Zira insan bir evrendir. Hayat her insan için var olan biricik süreçtir. Başkalarının soru ve cevapları insan için çoğu zaman yolu aydınlatsa da o ışığın yakıcı bir ateşten mi yoksa aydınlatıcı bir kaynaktan mı geldiğini seçebilmek için bu sorulara ve cevaplara ihtiyaç vardır. Şairin de söylediği gibi:

Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi”

Hayat “ben” merkezinde hissedilir ve anlam bulur. Onun için milyonlarca yıllık dünyada milyonlarca yıllık varlık ve hayat her bir insan için yeni, bakir, bilinmez, olağanüstü ve biriciktir. Ve bu sorular zorunludur.

İnsan niçin yaşar? Bu soruya cevap verebilmek için varlık nedir ve insan nedir soruları da zorunlu sorulardır. Bu sorulara verilen kendi içinde çelişik olmayan, ikna edici her cevap da bir grup insana işaret eder.

Bir kısım insan, “İnsan bir amaç için yaratılmıştır.” der. İçine doğduğu çevrenin hazır cevaplarına, inanç ve değerlerine uygun biçimde yaşamayı amaç edinir. Çevrenin değerlerine bağlılık göstermeyi vazife kabul eder. Bu çerçevenin dışında yaşayanlara karşı da bir kanaati vardır. Bu kanaatler de gayet keskin kanaatlerdir. İnsanlığın büyük bir kısmı hayatlarını bu bağlamda yaşar. Tarih boyunca büyük savaşlar, büyük devletler bu bağlamda ortaya çıkmıştır.

Bir kısım insan, “Varlık, hayat ve insan bir dizi tesadüf sonucunda ortaya çıkmıştır.” der ve yaşamın kendisi bir amaçtır, diye düşünür. Bu noktada da iki farklı yaklaşım vardır. Bir kısım insan içine doğduğu çevrede hazır bulduğu ahlak ve normları benimser. Hazır bulduklarını tekrar tekrar üreterek bunlarla hayatı yaşar, iyi bir yaşam sürmeyi amaçlar. Hayata dair ezel-ebet ne varsa bu dünyada diye düşünür. Tesadüfle varlığı açıklayan diğer bir kısım insan ise haz ve konfor için yaşar. Onlar için haz ve konfor dışında bir değer yoktur. Bunun önünde engel olan her şeyi aşmak gerektiğine inanırlar. Bunlar; varlık, hayat ve insana dair herhangi bir soru sormazlar. Güçlü olana, hâkim anlayışa tabiymiş gibi görünüp sadece kendi çıkarları uğruna en........

© Fikir Coğrafyası