menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkistan’da Türk Düşüncesinin İzlerini Sürerken – 7

17 0
11.10.2025

Bir hükümdar ve gökyüzünün sultanı Uluğ Bey

Öğle saatlerinde ulaştığımız büyük bir parkta, ince bir sessizlik başlıyor. Güneş, Registan Meydanı’nın mavi çinilerinde parlıyor… Her adımda, taşların arasına sinmiş bir zaman duygusu yükseliyor insanda… Tatlı bir rüzgâr, tarihî duvarların arasından geçerken sanki Uluğ Bey’in nefesini taşıyor.

Registan… Şehrin kalbi, bilginin ve estetiğin bir arada nabızının attığı meydan. Bir tarafımda Uluğ Bey Medresesi, diğer tarafımda Şir-Dor ve Tilya-Kori… Üçü de göğe dönmüş, dua ediyorlar sanki… O görkemli kapılara bakarken, insanın içini kaplayan yalnızca hayranlık değil; aynı zamanda merak ve derin bir düşünce… Gökyüzüne ulaşmak, bilim ve irfana yaklaşmak isteği var mimaride.

Öyle ki başkanım, bu meydanda atılmış her adım, bir medeniyetin ayak sesi gibi geliyor insana. O medeniyet ki, bilgelik ile kudretin, ilim ile siyasetin birbirinden ayrılmadığı bir çağın eseridir. Ve o çağın en parlak yıldızlarından biridir Uluğ Bey; Emir Timur’un torunu, hem bir hükümdar hem de gökyüzünün sultanı.

Anlatılır ki, Uluğ Bey dünyaya geldiğinde, Emir Timur büyük bir seferdeydi. Torununun doğumunu işitince, sevinçten o seferdeki esirleri bağışlamış. Asıl adı Muhammed Taragay’dı; fakat zaman, onu ilmin ve gözlemin büyüklüğüyle “Uluğ” kılmıştı. Henüz çocuk yaşlarda dedesinin........

© Eurovizyon