menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU - V

24 0
26.08.2025

Sultan Alp-Arslan; kendisinden dört kat fazla olan Bizans ordusunu 1071tarihinde yapılan Malazgirt Meydan Muharebesi’nde yenmiş ve bu büyük zaferle Anadolu’nun kapılarını bir daha kapanmamak üzere Türk milletine açmıştır. O günden bugüne Anayurdun her karış toprağını şehit kanlarıyla sulayan mübârek ecdâdımız dokuz asırdır büyük mücâdeleler vererek ve ağır bedeller ödeyerek “dünyanın kalp merkezi” olan Anadolu’yu bizlere “ebedî vatan” kılmıştır. Oğuz boyları, Sultan Alp-Arslan’ın açtığı bu kapıdan gümrah ırmaklar misali Anadolu’ya akmış, “Yâ Allah… Bismillah… Allahuekber” nidâlarıyla iklîm-i Rum’a yeni bir uyanışın ve kutlu bir dirilişin muştusunu vermiştir…

Malazgirt Savaşı; Asya bozkırlarından Anadolu yaylasına yürüyen Türk milletin zafer burçlarında yankılanan destanları kıskandıran sesi ve tarihin gidişini değiştiren bir büyük yiğitlik âbidesidir… Malazgirt Savaşı; Hilâl’in Haç’a, îmânın küfre üstün geldiği ve keyfiyetin kemiyete galebe çaldığı bir meydan muharebesidir. Malazgirt Zaferi, Orta Çağ’ı yıkarak yeni bir çağın açılmasına vesîle olacak ve “Konstantiniyye”yi “İstanbul / İslâmbol” yapacak “Feth-i mübin”in mukaddimesidir. Malazgirt Zaferi hem dünya tarihi hem de Türk tarihi bakımından zamanın en önemli kırılma noktalarından birisi ve “İnsanlığa Hakk’ın müjdesi”dir… Yılmaz Öztuna’nın ifâdesiyle; “Türklerin tarih boyunca kazandıkları meydan muharebelerinden hiçbiri, istikballeri için bu derece tesirli olmamıştır... Türk tarihinde Malazgirt’ten önemli tek olay varsa, o da İstanbul’un Fethi’dir... Dandânakan’da kazanılan zaferi, Malazgirt tamamlamış, İstanbul taçlandırmıştır.”[1]

İşte 1971 senesinde, Malazgirt Zaferi’nin 900. yıl dönümünde; Selçuklu Tarih ve Medeniyeti Enstitüsü tarafından açılan yarışmada Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun yazdığı şiir birinci seçilerek “Malazgirt Marşı” olarak kabul edilmiş, Bahri Yüzüler tarafından bestelenmiş ve zaten her mısraı mehter mûsikîsi ritminde olan bu muhteşem şiir de Askerî Müze Mehteran Bölüğünün repertuarına girmiş ve “Malazgirt Marşı”nın “Yâ Allah… Bismillâh… Allâhuekber…” nakaratı; mitinglerin ve millî toplantıların değişmez sloganı olmuştur.

Türk tarihinin bu altın sayfasının nûrânî kelimelerle tasvir eden, yeri göğü tekbirlerle inleten, coşkulu dizeleriyle millî hislerimizi ve heyecânımızı şâha kaldıran Malazgirt Marşı’nın ölümsüz mısraları şunlardır:

Aylardan Ağustos, günlerden Cuma,
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum’a,
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma...
Yeni bir şevk ile gürledi gökler...
Yâ Allah... Bismillah... Allahuekber!..

Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu,
Ardında Oğuz’un elli bin tuğu...
Andırır Altay’dan kopan bir çığı,
Budur, Peygamber'in övdüğü Türkler...
Yâ Allah... Bismillah... Allahuekber...

Türk, ulu Tanrı’nın soydu gözdesi,
Malazgirt, Bizans’ın Türk’e secdesi,
Bu ses, insanlığa, Hakk’ın müjdesi...
Bu seste birleşir bütün yürekler...
Yâ Allah... Bismillah... Allahuekber!...

Nağramızdır bugün gök gürültüsü,
Kanımızdır bugün yerin örtüsü...
Gâzî atlarımın nal pırıltısı
Kılıçlarımızdır çakan şimşekler...
Yâ Allah... Bismillah... Allahuekber!..

Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma’ya hey... Kızılelma’ya!!!
En güzel marşını vurmada mehter:
Yâ Allah... Bismillah... Allahuekber!..[2]

* * *

Asya’nın ortasında tarih sahnesine çıkan Türk milleti, Uluğ Türkistan’dan Hakk’ın fermanıyla yola koyularak gün doğusundan günbatısına doğru hicret etmeye........

© Enpolitik