Vesayet, paternalizm ve devlet
Sorsanız, hemen hemen herkes vesayete karşıdır; herkes vesayetin aklı başında, yetişkin insanlara göre olmadığını düşünür. Böyle olması da doğaldır, çünkü vesayet insanlara çocukmuşlar gibi veya yapıp ettiklerinin idrakinde değilmişler gibi muamele etmeyi öngörür. Vesayetçi yapı ve kurumların aklî melekeleri yerinde olan onurlu insanları rahatsız etmesi bundan dolayıdır.
Paternalizm de vesayetle aynı mantığa dayanır. Immanuel Kant'ın “tasavvur edilebilecek en büyük despotizm” olarak nitelediği paternalizm, insanların kendilerinin yararına olanı bilmediklerini kabul eder ve güya hayırhah saiklerle onların iyilik veya mutluluğunu kollama iddiası güder. Gelgelelim, normal olarak çoğu insan her türlü vesayetçi-paternalist ilişki ve kurumlara karşı çıkar da, tuhaf bir şekilde, bir tek devleti bu açıdan sorgulamak aklına gelmez.
Oysa (modern) devlet en büyük vesayetçi ve paternalist kurumdur. Neden derseniz…
Vesayetçidir, çünkü kendimizle ilgili kararları kendimizin almasına izin vermez, bu kararları sözde “bizim adımıza” o alır. Biz aynı görüşte olmasak bile bizim adımıza kendince kamusal politikalar belirler ve bize rağmen uygular. Dahası, bizim yararımıza olduğuna hükmettiği şey gerçekte bize zarar verse bile, yaptığının bizim iyiliğimize olduğunda ısrar eder.
Devlet bunu, “bireysel” ve “sivil” olanla ilgili hemen hemen her şeyi “kamusal” olarak niteleyerek ve “kamusal”ı da kendi iradesiyle özdeşleştirerek yapıyor. Böylece, hayatın hemen hemen her alanını kapsayan “kamu politikaları” marifetiyle devlet bize sahici anlamda karar alanı bırakmıyor. Gerek bireyler gerekse toplum olarak bizimle ilgili olan her şeyi bize rağmen kendisi belirliyor ve uyguluyor.
Modern devlet paternalisttir de,........
© Diyalog Gazetesi
