menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kitap Yorum: Neksus, Yuval Noah Harari (I)

13 0
previous day

Kuşkusuz 2024 yılının en ilgi çekici yayımlarının başında Yuval Noah Harari’nin Neksus – Taş Devri’nden Yapay Zekâya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi- kitabı gelmekte. Harari kitapta geçmişten günümüze sosyal, siyasi ve ekonomik sistemlerin nasıl şekillendiğini, gelecekte bizi bekleyen olasılıkları ve bireylerin bu sistemler içindeki rollerini ele alıyor. Her yeni bilgi teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, sözlü hikâyelerden kil tabletlere, tahtalardan kâğıtlara, broşürlerden gazetelere, matbaadan bilgisayarlara, insanlar beklenmedik sonuçlar ve ikilemlerle karşı karşıya kaldı. Harari, bu ikilemleri, onların olası sonuçlarını, yapay zekâ devrimini akıllıca ele almaya daha iyi hazırlanabilmemiz için açıklıkla göstermeyi amaçlıyor.

Harari için yapay zekâdan gelebilecek tehlikeler, bilimkurgu hikâyelerine kıyasla daha az fantastik, buna karşın daha sinsi olabilir. Ona göre, çok eski zamanlardan beri peygamberler, şairler ve politikacılar toplumu manipüle etmek ve yeniden şekillendirmek için dili kullandılar. Şimdi bilgisayarlar bunu nasıl yapacaklarını öğreniyor. Ve bizi vurmak için katil robotlar göndermelerine muhtemelen hiç gerek kalmayacak. Tetiği çekmeleri için insanları manipüle etmeleri yeterli olacak. Kabul edelim ki Harari’nin işaret ettiği tehlikeler, düşmanın apaçık ortada olduğu bilimkurgu hikayelerine oranla daha sofistike ve insanın doğasına daha uygun duruyor.

Kitabı ayrıntılı bir şekilde incelemeye geçmeden önce Harari’nin dünyadaki birçok okuru büyüleyen gizemi üstüne düşünmek gerekiyor belki de.

Harari’nin kitapları, her zaman geniş bir okuyucu kitlesinin teveccühüne mazhar oluyor. Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle okuyucuya kapsayıcı bir perspektif sunmayı başarıyor daima. İnsanlığın geçmişine felsefe, tarih, sosyoloji, sosyal psikoloji gibi farklı disiplinlerin penceresinden bakarak okuyucunun önüne çok zengin bir yapboz koyuyor. Üstelik bunu yaparken karmaşık konuları ve fikirleri son derece sade bir üslupla anlatabiliyor. Her bölümde kitabının tezinin ana temalarına devamlı dönüyor. Bu çoklu tekrar, ileri sürdüğü varsayımların bazen bıkkınlık verecek şekilde anlaşılmasını sağlıyor. Üstelik varsayımlarının görece provokatif olduğu bile söylenebilir. Bu durum elbette okuyucunun merakını daha da cezbediyor. Harari geçmişi anlatırken onu sadece bugüne bağlamıyor, aynı zamanda gelecekle ilgili ikna edici spekülasyonlar da yapıyor. Üstelik bu gelecek kimi zaman o kadar uzak bir gelecek de olmuyor.

Dolayısıyla onun kitaplarını elinize aldığınızda hem geçmişle ilgili sağlam teorileri derli toplu bir şekilde okuyup bizi bugüne getiren ana kavşakları görüyor hem de gelecekte bizi bekleyen olası senaryoları hayal edebiliyoruz. İnsan kurgudışı bir kitaptan başka ne bekleyebilir!

Harari elbette bunu yaparken kimi yerlerde fazlasıyla indirgemeci olup, kimi yerde ise açıkça taraf tutabiliyor. Ancak bu kusurlar onun kitaplarındaki genel şema ve ritmik tempo için bazen ıskalanabiliyor. Kısacası, Harari’nin popülaritesi; sade ve akıcı dili, interdisipliner yaklaşımı, cesur iddiaları, sürükleyici hikâye anlatımı ve geleceğe dair provokatif iddialar ortaya atması gibi birçok faktörün birleşmesinden kaynaklanmakta.

Son kitabı Neksus’un onun tüm külliyatının tematik yönden bir çeşit özeti olduğu söylenebilir. Kitap iddialı alt başlığının, Taş Devri’nden Yapay Zekaya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi, hakkını da vermekte. Harari’nin kitap boyunca peşine düştüğü temel soru, bilge insan denilen Homo Sapiens’in neden bu tanımlamanın içini bir türlü dolduramadığı üstüne. Keşiflerimiz, icatlarımız ve destansı fetihlerimize rağmen niçin devamlı bir varoluş krizinin içinde kendimizi bulmaktayız? Neden acı çekiyor ve çektiriyoruz? Birçok konuda bilgi sahibi olduğumuz halde niçin bir türlü bilge........

© Daktilo1984