menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yanı başımızda oluşan nefret dili

35 1
30.08.2025

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız. Gerçekten de yaşlı kurt kendinden otuz yaş küçük bir çocuğun Lord Byron’dan şiirler okuyarak bedenini ele geçirir. Kısa bir süre sonra da cinsel taciz soruşturmasına uğrar, okuldan uzaklaştırılır. Genç kızın intihar girşiminde bulunması bile David’in bakışını yerle bir edemez. Kızının yanına sığınır. Ancak bu defa kızı bir siyahinin tecavüzüne uğrar. O, evladına bir türlü yardım edemez. Mağdurun tarafında olunca kendini gerçek anlamda sorgulamaya başlar. Çaresizliğiyle yaşadıklarını kabullenmesi iç içe geçer süreçte... Modern diller hocasının hiçbir canlının aşağılanmaması kalbini acıtırken bizler de “utanç” duygusunun nerede başlayıp nerede bittiğini sorgularız. Bir adam kendisi genç bir öğrencisini taciz ederken bir yerden sonra kendi kızının uğradığı tacizle hesaplaşıverir. Bu bile başlı başına şiddet, nefret gibi temel durumları düşünmemize imkân sağlıyor. Ne yazık ki iktidarın bize sunduğu bu dil çok yaygınlaştı. Masadaki en yakın arkadaşımız bile böylesi bir nefret dilinin tuzağına düşebiliyor. Herkes sanki vampir filmlerinden fırlamış gibi kan istiyor. Böylece en........

© Cumhuriyet