+Bir Günlük Derin Aşkın Yapay Zeka Şarkısı "Belki de o zaman"+
Ancak ilişkilerini günümüzün özgür kızlarından biraz farklı yaşıyor. Daha hayalperest, daha romantik, daha gizemli bir kız. Ayrıca 30'lu yaşlarını geçmiş olmasına ve de geçmişinde bir çok farklı kişiyle ilişki yaşamış olmasına rağmen naif bir utangaçlığa sahip. Özellikle yapay zeka ile yaratılmış olan Suna Parlak sahnesinde playback yaparken, kendini hiç alışkın olmadığı bir halde görünce "sakın bu yaptığımı kimseye söyleme" diyebiliyor belki bir daha ömrü boyunca ikinci kez görmeyeceği bir adama.
Film 17 dakikalık bir kısa film. Adı "Ardından" çünkü hikaye adamın evden gidişinin ardından başlıyor. Beraber yaşanan belki bir günün belki de bir kaç saatin ardından Derin acıktığını farkederek mutfağa giriyor ve de kendine fırında sebzeli balık yapmaya başlıyor. Aşama aşama yemeği hazırlayışını izliyoruz ve tabi bir yandan da flashback'lerle bir kaç saat öncesinde Derin'in evinde olanı biteni.
Güzel bir sohbet, beraber geçirilen güzel bir gece veya belki de yalnızca bir kaç saatin sonrasında herkes kendi evinin yolunu tutuyor.
Aşk bu hikayede ne kadar vardır, izi aylar yıllar boyu devam eden ilişkilerle aynı mıdır? Zaman geçtikçe bu aşk ne kadar hatırlanır?
Bu ve bunun gibi konular üzerine filmin yönetmeni Ayşegül Okul'la biraz sohbet ettik. Sohbetimizi aşağıda paylaşıyorum:
1) Aşk çok hassas bir konu.. Herkes aşığım diyor ama aşkın ne olduğu sorulduğunda hep kaçamak cevaplar veriyor. Sen ise burada büyük bir cesaretle, açık açık anlatıyorsun...
Aşk herkes için başka bir yerden yaşanıyor tabii. Açıklaması kolay bir kavram hiç bir zaman olmamıştır. Çoğu edebi eserde de ne kadar bireysel olduğunu görebiliyoruz... Ben de hem etrafımda tanık olduğum hem de kendi deneyimlerimden süzülen duyguları Derin karakteri üzerinden anlatmaya çalışıyorum.
Aşk belki de sadece büyük sözlerde değildir; anlamlı bir bakış, mutfakta kondurulan ufak bir öpücük, yani geçip giden ama iz bırakan anlarda da saklı olabilir. “Ardından” da tam olarak bu izlerin peşine düşüyor. Modern dünyanın kısa ilişkileri değersizleştiren yanılgısına karşı, asıl derinliğin küçük temaslarda da olabileceğini göstermeye çalışıyor. Çünkü çoğu zaman hayatımızı dönüştüren şey, büyük ya da uzun aşklar değil, küçük karşılaşmalardır belki de…
2) Geçtiğimiz salı Ekip ÖN gösterimi yapılan film öncesi şöyle bir açıklama yaptın:
"İnsanlar üç farklı şekilde aşkı deneyimler derler; Ömür boyu süren, mevsim boyu süren ve sebep boyu süren aşklar (reason, season, lifetime)" Bu sözü ilk defa duydum. Orjinali tam olarak nasıl ve de kimin anlatımı? Bir insanla hiçbir şey yaşamadığı halde ömrü boyunca platonik olarak "ben aşığım" diyen bir insandan 10 kat daha büyük bir aşkı deneyimleyen insanlar tanıyorum..
Aslında bu söylem aşktan çok, bir insanı deneyimlemek üzerine söylenmiş bir ifade. Benim karşıma ilk defa bir podcastte çıkmıştı ve o kadar mantıklı gelmişti ki, bu üçlemenin aşkı deneyimlediğimiz kişiler için de geçerli olabileceğini düşündüm. Sonrasında bunun Brian A. “Drew” Chalker’ın bir şiirinin ilk dizeleri üzerinden tartışılan bir fikir olduğunu gördüm. Reason, season, lifetime yaklaşımı; ilişki tavsiyelerinde ve ilham verici alıntılarda sıkça karşımıza çıkan, daha çok popüler bir bilgelik ve şiirsel bir çerçeve. İfadenin temelinde, süresi ne olursa olsun her ilişkinin kendi içinde farklı bir amaca hizmet ettiği düşüncesi var. Ben de bu fikirden yola çıkarak, Derin’in aşkı nasıl deneyimlediğini sorgulamaya çalıştım.
3) Burada izlediğimiz hikayenin senin kendi yaşadığın bir hikayeden ilhamla yeniden yazıldığını öğrendim. Bu durumda yarım kalan veyahut tamamlanmayan bir aşk hikayesi bir anlamda senin bir film yazıp çekmene neden olmuş, dolayısıyla da seni tamamlamış. Yani bu aşk hikayesinin devam etmemesi iyi bir şeye neden olmuş, ne dersin?
'Hayat boyu' deneyimlenmeyen aşk hikayelerinin hepsinde "devam etse ne olurdu acaba?" sorusunun cevabını aramak benim için, paralel evrenler gerçekten var mı diye sormak kadar bilinemez bir yerde duruyor. Ama evet, erken biten ya da kısa süren hikayelere anlam bulabildiğimizde içinden daha kolay çıkıyoruz sanırım. O duyguların içinden gerçekten geçebildiğinizde insan kendine ve geleceğe daha dönük bir hâle........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar