menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Geleceği iktidarın hesapları değil halk belirleyecek

20 13
31.08.2025

Bir yandan satın alınmış diplomalarla bakanlık koridorlarına uzanan hırsızlıklar, üzerinden daha birkaç hafta geçmesine rağmen unutulup giderken; bir yandan da şifreli sınavları aşan gençlerin, sonu geleceksizliğe çıkacak olan üniversite kapılarından kampüslere doluştuğu günlerdeyiz! Milyonlarca gencin işsizliğe ya da kölece çalışmaya mahkum edildiği ülkemizde, Saray’ın eski manipülasyon daire başkanı F. Altun beylerin henüz 20'lerinin başında olan oğlunun, birkaç yıl içinde 210 milyon servet edinme başarısına (!) tanıklık ediyoruz. Yargıda milyon dolarlar üzerinden tahliye kararları dağıtan çetelerin savaşının, savunma sanayindeki rant kavgalarına kadar genişlemesinin yarattığı gürültü patırtı devam ederken; kamu işçilerinden sonra kamu emekçileri ve emeklileri de iktidar yandaşı sendikaların ihanetleri eşliğinde sefalet ücretlerine mahkûm edildi. Merkez Bankası’nın rezervlerinin yükselişe enflasyonun da düşüşe geçeceği müjdeleri tüm yandaş meydada yankılanırken; ülkede Nas’lardan başlayıp IMF patentli M. Şimşek’le devam eden, eşi benzeri görülmemiş bir servet transferi gerçekliyor. Ülke tarihinin belki de en büyük yoksullaşma dalgası, emekçi halk sınıflarının bütün katmanlarının nefesini keserek büyüyor.

Memleketin bu yakıcı gerçekleri; Bahçeli’nin başrolüne soyunduğu bir Amerikan planı eşliğinde tertip edilen oyunun hüküm sürdüğü siyasi gündemin içerisinde, sessiz bir çığlık olmanın ötesinde kendine yer bulamıyor. Muhalefet medyaları da dahil olmak üzere, ortalık muktedirlerin güç ve rant paylaşım krizlerinden doğan itişmeler üzerine yapılan analizlerinden geçilmezken; kimileri Bahçeli’ye, Erdoğan’la ipleri atarak -ya da onu yola getirerek- ülkeyi içine girdiği girdaptan çıkaracak bir kurtarıcı rolü atfetme yarışından kendilerini alamıyor. Meclis’te kurulan komisyona, silah bırakmaya ilişkin -herhalde önceden uzlaşılmış- yasal düzenlemeleri yapma görevinin ötesinde, bir demokratikleşme sürecinin taşıyıcısı olma misyonu yüklenerek yaratılan boş beklentiler bir yana bırakılırsa; iktidar ortaklarının Kürt sorununda demokratik bir çözüm yolunu açarak özgürlükler alanını geliştirme niyetinin olmadığı........

© Birgün