menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İki şiirim var, çok da kedim

37 15
22.11.2025

Kemal BurkayBir kedim bile yok” demişti, çoğu insanın ilk kez Sezen Aksu’nun müziğiyle dinlediği “GÜLÜMSE” şiirinde. Öyle bir güç atfetmişti ki o gülümsemeye; bulutları dağıtacaktı. Karnı aç olsa, annesine küsmüş olsa, hatta ona küskün olsa bütün şehir ve bir kedisi bile olmasa, o beklediği gülümseme iklimi değiştirecek, Akdeniz yapacaktı!

Bizim her zaman kedimiz oldu, hem birden de fazla. Şimdilerde beş, sabah akşam gelip karınlarını doyuran, sonra keyiflerince dolaşan bahçede.

Şükür, artık şiirim de var! Şiirlerim. Yılın sonuna doğru geldiler. Ekim ve Kasım aylarında yayınlanan iki şiir kitabının içinden ve ODTÜ’lü iki arkadaşımın yüreklerinden süzülerek.

Biliyorum, bu köşeler babamızın malı değil ama bırakın biraz keyfini çıkarayım “iki şiirli arkadaşlık dağı” gibi.

Önce Mustafa Eroğlu’nun Öteki Yayınevi’nden çıkan “UÇURUM TERBİYESİ” kitabı çaldı kapıyı, kargocu arkadaşın elinde. Sonra Haydar
Ergülen
’in Kırmızı Kedi’den çıkan “cömert Gül”ü.

Bir kedisi bile olmayanlar haline yansın; kedilerim vardı benim, şimdi iki de şiirim oldu.

CEHENNEMİN HERKÜL SÜTUNLARI’na -L. Doğan Tılıç için- diye yazmış Mustafa:

(…)

ona kalsa, buruk bir şakaydı dünyaya karşı ölmek. gitmeden

önce demişti ki! bir ikindi
avlusundaki........

© Birgün