menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’de risk altındaki kız çocuklarının tablosu

17 7
12.10.2025

Türkiye nüfusunun 21 milyon 817 bini çocuklardan oluşuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 verilerine göre, bu nüfusun yüzde 51,3'ünü erkek, yüzde 48,7’sini kız çocukları oluşturuyor. 2000’li yıllardan itibaren okullaşma gibi bazı alanlarda iyileşme görülmesine rağmen Türkiye’deki veriler, birçok alanda istenilen seviyeye ulaşılmadığını gösteriyor. Çocuk işçiliği, yoksulluk, erken yaşta zorla evlendirilen ve istismar edilen, suça sürüklenen, eğitim dışındaki çocuklar gibi birçok konuda sorunlar devam ediyor. Tüm dezavantajlı çocuklarla birlikte özellikle kız çocukları için eşitsizlikler ve riskler sürüyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ortaklaşa hazırlanan yasanın kabul edilmesiyle birlikte 2012 yılından beri kutlanan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'nde Türkiye’deki kız çocuklarının durumunu araştırdık.

Türkiye’de, zorunlu eğitim çağında olmasına karşın 6-17 yaş aralığında yaklaşık 611 bin çocuk okul dışında. Bu grubun yüzde 55,7’si oğlan, yüzde 44,3’ü kız çocuklarından oluşuyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) verilerine göre; 6-9 yaş grubunda yaklaşık 77 bin 400, 10-13 yaş grubunda 93 bin 362, 14-17 yaş grubunda ise 440 bin 850 çocuğun eğitim sisteminin dışında olduğu görülüyor. Zorunlu eğitimin liseyi de kapsayarak 2012-2013 eğitim öğretim döneminde 12 yıla çıkarılmasıyla “Haydi Kızlar Okula” ve “Baba Beni Okula Gönder” gibi devlet ve sivil toplum kuruluşu destekli kampanyalar, özellikle kız çocuklarının okullaşma oranını artırdı ve eğitimde cinsiyet farkını azalttı. Böylece 2000-2001 eğitim öğretim yılında yüzde 39,2 olan kız çocuklarının ortaöğretimdeki okullaşma oranı, 2023-2024’te yüzde 88,7’ye ulaştı.

Ancak özellikle kırsal bölgelerde bu sorun devam ediyor. Eğitimde olmayan çocuklara bakıldığında binlercesinin çalışma hayatında olduğu görülüyor. Resmi verilere göre, 15-17 yaşta işgücüne katılım oranı yüzde 24,9 olurken, kız çocuklarda istihdama katılım oranı yüzde 13.7 seviyesine kadar çıktı. Öte yandan, kız çocuklar istihdam istatistiklerinde görülmeyen ev içi emek ve çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler nedeniyle eğitim dışında kalmaya devam ediyor.

Geçen yıl "Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği" değiştirildi ve kırsal bölgelerde taşımalı eğitimden yararlanacak öğrencilerin okula uzaklık sınırı 50 km’den 30 km’ye indirildi. Bu düzenleme, evi okula 30 km’den uzak olan çocukların eğitime erşimini olumsuz etkiledi. Milli Eğitim Bakanlığı bu öğrencilere pansiyonda kalma seçeneği sunmasına rağmen bu kurumlar istenilen oranda tercih edilmedi.

2024-2025 eğitim-öğretim yılında ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kademesinde taşımalı eğitimden yararlanan toplam öğrenci sayısı, önceki yıla göre yüzde 16,2 azalarak 846 bin 168 oldu. İlkokul kademesinde taşınan öğrenci sayısı yüzde 7,2 azalarak 240 bin 48’e, ortaokulda yüzde 8,8 azalarak 324 bin 603’e ve ortaöğretimde ise yüzde 28,6 azalarak 281 bin 517’ye düştü. Bu veriler, yönetmelik değişikliğinin taşımalı eğitimden yararlanan öğrenci sayısında azalmaya neden olduğunu ortaya koydu.

Ancak, yayımlanan veriler, yalnızca taşınan değil, pansiyonlarda kalan öğrenci sayısının da düştüğünü gösterdi. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında pansiyonda kalan öğrenci sayısı bir önceki yıla göre yüzde 7,9 düşüşle 244 bin 666 oldu. Bunun temel nedenleri arasında yoksulluk ve ailelerin kız çocuklarını pansiyonlu okullara göndermek istememesi yer aldı.

Türkiye’de önlenemeyen sorunlardan biri de çocukluk çağındaki zorla evlilikler. 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenme oranı 2002’de yüzde 7,3 iken geçtiğimiz yıl yüzde 1,6 olarak kayıtlara geçti. TÜİK verilerine göre, geçen yıl bu yaş grubunda 9 bin 354 kız çocuğu evlendirildi. Bu sayı, aynı yaş grubundaki erkeklerin (617) 15 katı olmasıyla da dikkat çekti. Öte yandan 2020 yılından bu yana toplamda 61 bin 136 çocuk evliliği gerçekleşti ve bu yolla çocuklar istismar edildi. 2001-2024 yılları arasında 21 bin 487’si 15 yaş altı olmak üzere toplam 590 bin 317 18 yaş altı doğum yaşandı. TÜİK Doğum İstatistikleri 2024 verilerine göre, geçen yıl 15 yaş altında 122, 15-17 yaş grubunda 5 bin 952 çocuğun doğum yaptığı görüldü.

Adalet Bakanlığı 2024 İstatistikleri de Türkiye’de çocukların çarpıcı durumunu ortaya koydu. Verilere göre, Cumhuriyet başsavcılıklarında, “Çocukların cinsel istismarı” gerekçesiyle hakkında dosya açılan kişi sayısı 2024 yılı sonunda 67 bin 507’ye, “Reşit olmayanla cinsel ilişki” gerekçesiyle hakkında dosya açılan kişi sayısı ise 26 bin 265’e ulaştı. 2023 yılında çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında ceza mahkemelerinde toplam 14 bin 919 dosya karara bağlandı. Dosyalardaki sanık sayısının 16 bin 472, isnat edilen suç sayısının ise 18 bin 739 olduğu görüldü. Çocukların cinsel istismarı konulu toplam dosya sayısının 38 bin 639’u 2024 yılında açılan dosyalardan, 24 bin 667’si ise önceki yıllardan devreden dosyalardan oluştu.

Öte yandan TÜİK verilerine göre geçen yıl, 2023'e kıyasla güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı yüzde 9,8 oranında artarak 612 bin 651 oldu. Bu olaylarda çocukların 279 bin 620’si mağdur konumunda bulundu. Suça sürüklenen çocukların yüzde 40,4'üne yaralama, yüzde 16,6'sına hırsızlık, yüzde 8,2'sine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4,6'sına ise tehdit suçları isnat edildi. 2024'te güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen 279 bin 620 çocuğun 26 bini cinsel suç mağdurları olarak kayıtlara geçti. Bunların 22 binden fazlasını kız çocukları oluşturdu. TÜİK verilerine göre son dokuz yılda suça sürüklenen çocuk sayısı yüzde 51 artarak 202 bine ulaştı.

Benzer biçimde TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Hane Halkı İş Gücü Araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre, 2020’de yüzde 16.2 olan 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılma oranı yüzde 24.9’e çıktı. 2024’te 15-17 yaş grubunda 3 milyon 894 bin çocuk bulunurken, bunların 970 bini kayıtlı işçi olarak çalıştı. Çocuk işçilerin 710 bini erkek, 259 bini kızlardan oluşuyor. İşgücüne katılma oranı erkek çocuklar için yüzde 35,6, kız çocuklar için yüzde 13,7 olarak gerçekleşti. 504 bin çocuk ise, mesleki eğitim merkezleri (MESEM) kapsamında iş gücüne katıldı. Bu verilerle birlikte çalışan çocuk sayısının 1 milyon 474 bine ulaştığı görüldü.

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Uzmanı Gülen Naz Terzi, özellikle son yıllarda ortaöğretim kademesinden itibaren kız çocuklarının eğitim dışına çıkmasında artış yaşandığını belirterek, “Bu durum yalnızca ekonomik değil, sosyal ve kültürel sebeplerin de bir sonucu. En büyük risk erken evlilik ve çocuk işçiliği” dedi. Özellikle 14-17 yaş grubunda okullaşma oranının düştüğünü vurgulayan Terzi, “Ortaöğretim düzeyinde eğitim dışına çıkma oranı artıyor. Kız çocukları bu süreçte daha çok ev içi bakım yükünü üstleniyor, görünmez emek harcıyor” diye konuştu. TÜİK verilerine değinen Terzi, ev içinde yapılan bakım, temizlik, kardeş bakımı gibi işlerin iş gücü tanımına girmediğini hatırlatarak, “Dolayısıyla kız çocuklarının yükü görünenden çok daha fazla” ifadelerini kullandı.

Eğitim dışına çıkmanın temel nedenlerinden birinin ekonomik yetersizlik olduğunu belirten Terzi, son dönemde çocukların 'gelecek umudu'nun da azaldığını söyledi:

“Çocuklar artık ‘Okuyacağım da ne olacak?’ diyor. Eğitimle elde edecekleri fırsatlara dair inançları azaldı. Bu da okuldan kopuşu hızlandırıyor. Özellikle kız çocuklar için erken yaşta evlilik, ev içi bakım sorumluluğu ve çocuk işçiliği riskleri artıyor.”

ERG uzmanı Terzi, 2013’te yürürlüğe giren 4 4 4 sistemiyle birlikte ilk yıllarda kız çocuklarının okullaşma oranında artış yaşandığını ancak son yıllarda bu kazanımın tersine döndüğünü söyledi. Terzi, “2010’ların ortasında ciddi bir iyileşme vardı. Ancak son birkaç yıldır ekonomik zorluklar ve eğitim politikalarındaki istikrarsızlık nedeniyle eğitim dışında kalan çocukların sayısı yeniden arttı” dedi.

Yeni tartışılan “3 1” veya “2 2” eğitim modellerinin erken yaşta sistem dışına itilmeyi artırabileceğini söyleyen Terzi, bu düzenlemelerin sosyo-ekonomik eşitsizlikleri derinleştireceği uyarısında bulunarak şöyle dedi:

“İmkânı olan aileler çocuklarını okutmaya devam edebilir ama yoksul aileler ‘Artık gerek yok’ diyerek çocuklarını okuldan alabilir. Bu da çocuk işçiliğini ve kız çocuklarının erken evliliğini artırır. Okul, çocuklar için yalnızca eğitim değil, aynı zamanda koruma alanıdır.”

Taşımalı eğitim mesafesinin 50 km’den 30 km’ye düşürülmesinin kız çocuklarını olumsuz etkilediğini belirten Terzi, “Hem taşımalı eğitimle okula ulaşan öğrenci sayısı hem de pansiyonlu okul........

© Bianet