Her yere bağlıyken aslında hiçbir yerdeyiz
Ne dün yöneticinizle yaptığınız o tatsız konuşmayı, ne de yarına yetişmesi gereken o acil işi aklınızdan geçirmeden... Cevap vermekte zorlanıyorsanız, yalnız değilsiniz. Modern zamanların en büyük paradoksu belki de bu: İletişim araçlarımızla her an her yere bağlıyken, aslında en çok olmamız gereken yerden, yani “şu andan” kopuk yaşamak.
Zihnimiz, geçmişin pişmanlıkları ile geleceğin kaygıları arasında mekik dokuyan yorulmak bilmez bir seyyah gibi. Sürekli bir sonraki durağı, bir sonraki hedefi, bir sonraki problemi planlıyor. Bu zihin otobanında anlar, yanından hızla geçip gittiğimiz, renklerini ve detaylarını asla fark edemediğimiz birer tabela gibi akıp gidiyor. Oysa hayat, gelecekte bir gün varacağımız bir istasyon değil, yolculuğun ta kendisi. Biz ise çoğu zaman bu yolculuğu, camları buğulu bir otobüsün içinden, elimizdeki telefon ekranına bakarak kaçırıyoruz.
İşte tam bu noktada, son yıllarda adını sıkça duyduğumuz bir kavram imdadımıza yetişiyor: Mindfulness. Türkçe'ye "Bilinçli Farkındalık" olarak çevirebileceğimiz bu yaklaşım, en basit tanımıyla, şimdiki ana yargılamadan, bilinçli bir şekilde dikkatini verme pratiğidir. Zihnimizin içinde hiç susmayan o radyoyu bir........
© Analiz
