He-Man: “Güç bende artık!”
Düşmanlaştırma doktrini, tarih boyunca şiddet ve baskıyı haklı çıkarmak için kullanılan bir yöntemdir. Başka bir deyişle, “bir kişinin veya bir grup insanın ya da ideolojinin, bir toplumda veya ulusta güç ve kontrol elde etmek için kasıtlı olarak şeytanlaştırılması ve hedef alınması stratejisidir.”
Günümüzde zamanla geliştirilmiş olan bu DOKTRİN; siyasette, uluslararası ilişkilerde, ekonomi savaşlarında ve rakip şirketlerle mücadelede kullanılır hale gelmiştir.
Bu kavram; bazen bir eylemi teşvik etmek, bazen belirli bir guruba karşı nefret duyulmasını sağlamak, bazen de bir gurubu toplumda dışlama, yani insan olarak görmeme anlamlarını da bünyesinde taşır.
Düşmanlaştırma Doktrini aşağıdaki hallerde sıkça kullanılır:
Belirgin bir gurubu veya ideolojiyi “hedef alır” onları tehlikeli, istenmeyen veya toplumun değerlerine aykırı olarak tasvir eder.
Hedeflenen grup hakkında “korku ve nefret uyandırmak” için propaganda, dezenformasyon ve şiddet içeren etkileyici sunumlar yapılır. Böylece toplumda bölünme ve kutuplaşma yaratılabilir.
Hedeflenen grup, toplumdaki sorunlardan veya suçlardan sorumlu tutulur. Yani “suçlamanın yanında şeytanlaştırılır.” Böylece hedef kitle, marjinalleştirilerek toplum dışına itilir.
Amaç; hedeflenen grubu “zayıflatmak ve kontrol” altına almaktır.
Düşmanlaştırma doktrini, daha çok otoriter/ totaliter rejimler veya liderler tarafından güç ve kontrolü elde etmek için kullanılır. Bu kavram sadece günümüzde değil, tarih boyunca kullanılmıştır. Düşmanlaştırma doktrininin bazı örnekleri şunlardır:
Irkçılık ve ayrımcılık: Belirli bir ırk veya etnik kökene mensup insanlara........
© Akdeniz Gerçek
