Savcı şöyle dedi, “Bu beynin en az 20 yıl susturulması gerekiyor” ve susturdular…
1926’da bir sonbahar günüydü. İtalya’nın sokaklarında faşizmin adımları yükselirken, Antonio Gramsci tutuklandı. Mussolini rejimi onun susmasını istiyordu.
Mahkeme salonundaki savcı şöyle dedi:
“Bu beynin en az yirmi yıl susturulması gerekiyor. ”
Ve susturdular.
Ama fiziksel olarak…
O küçücük bedeniyle dev bir fikir dünyası taşıyordu. Sardinya’nın yoksul topraklarından çıkmış, ömrü boyunca dik durmanın ne demek olduğunu iliklerine kadar yaşamış biriydi. Antonio Gramsci ve onun hikâyesi, sadece bir düşünürün değil; düşüncenin, baskıya rağmen nasıl hayatta kalabileceğinin hikâyesidir. Ama hapse atılmak onun düşüncelerini durduramayacaktı.
Çünkü o iktidardaki faşizmin içyüzünü halka göstermeye çalıştı. Gramsci faşizmin maskesini indiriyor Mussolini’nin kurmak istediği korkunç iktidarı ifşa ediyordu. Mussolini iktidarı, 8 Kasım 1926’da muhalefeti tamamen susturup kendi partisi dışındaki partileri yasakladı. Faşist rejim demokrasiyi tasfiye ederek totaliter bir aşamaya geçerken, delile bile gerek duymadan, sınıf kavgasını kışkırttığı ve komploculuk yaptığı uydurma gerekçesiyle Antonio Gramsci’yi tutuklattı.
Gramsci, sadece sistemi eleştirmiyor, alternatifini de tarif ediyordu. Onun için gerçek devrim, sadece iktidarı değil, insanın düşünme biçimini de değiştirmeliydi. İşte bu yüzden Mussolini onu susturmak zorundaydı.
O beyin hapishanedeki tek kişilik hücresinde yazmaya başladı.........
© 10 Haber
