Süreç dili güven vermiyor
Barış Süreçlerinde aşılması gereken iki büyük engel: güvensizlik ve dil sorunudur. Bu iki unsur, sürecin her aşamasında dahi olayı baltalama potansiyeli taşır.
Savaşın ya da çatışmanın yarattığı yıkım, yalnızca fiziki hasarla sınırlı kalmaz; aynı zamanda taraflar arasında yıllar süren bir düşmanlık ve şüphe kültürü yaratır. Barış sürecine girildiğinde, geçmişin travmaları ve acıları hızla unutulmaz. İşte bu noktada güvensizlik, sürecin en kritik engeli olarak karşımıza çıkar:
Bu tarihsel bir yüktür. Çatışmanın tarafları, yıllarca birbirini düşman olarak görmüş, eylemlerini bu temel üzerine kurmuşlardır. Barış vaadi gelse bile, karşı tarafın samimiyetine ve verdiği sözleri tutacağına dair inanç hemen oluşmaz. Güvenin yeniden inşası, zamana, somut adımlara ve karşılıklı tavizlere bağlıdır.
Bu aşamada çözüme dair girişimlerin yumuşama, sıcak beklentiler yaratma eğilimine rağmen toplum nezdinde güvene dair kimi sorunlar, kuşkular giderilmiş değil.
Özellikle kimi siyasilerin ve medyanın kullandığı ve ötekileştirici dili doğal olarak kaygı uyandırmakta, güvensizlik oluşturmakta ve bu da temkinli davranmayı beraberinde getirmektedir. Toplumun bir kesimi hükümetin pratik adımlar atarak süreci sürdürmesi konusunda bir beklenti içindedir.
Sorunun kalıcı çözümü için, bu sürecin güven artırıcı adımlara ihtiyacı var. Yeni bir sayfa açılacaksa bu taraflar arasında karşılıklı güven inşasıyla gerçekleşecektir. Yoksa oyalama,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d