menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaçıncı bahar

49 3
30.04.2025

İnsanoğlu bilinen kaynaklara göre “Gılgamış”tan itibaren “ölümsüzlük iksirini” aramaktadır.

Âhirete inanmayanlar için ölüm kesin bir son, ürkütücü bir âkıbettir.

Bu sebeple bu insanlar ölümden bahis açılsın istemezler. Mezarlık kapısına yazılan “

Her nefis ölümü tadacaktır

” âyetinden korkar, hemen oradan uzaklaşırlar.

Günümüzde mezarlıklar şehrin dışına taşındı. Oysa atalarımız ölüleriyle birlikte yaşıyordu. Her caminin, mescidin haziresinde saygı duyulan isimler, tanıdıklar, akrabalar gömülüdür.

Eski resimlerle, fotoğraflarla görülmektedir ki, atalarımız mezar arasında dahi piknik yapmaktadırlar.

Ölüm o kadar cana yakın, mûnistir. Bir dünyadan ötekine geçiyoruz, hayat devam ediyor.

Ömrün gençlik dönemi bahara, yaşlılık devri sonbahara-kışa benzetilmiştir. Doğrudur. Bahar iç açıcı, coşkunluk verici, zevkli, ferah, umut dolu, enerjik bir mevsimdir.

Sonbahar öyle mi; dökülen yapraklarla birlikte karşı konulamaz sona doğru yaklaşmakta olduğumuzu fısıldar. Hava yağmurlu ve kasvetlidir.

Bu sebeple olsa gerek Yahya Kemal şöyle diyor:


Artık ne gelen ne beklenen var

Tenhâ yolun ortasında rüzgâr

Teşrin yaprakları ile oynar


Ancak sonbaharın bu elem dolu yüzüne karşı; insanı besleyen, doyuran bir tarafı da........

© Yeni Şafak