Bulanığım, çok bulanık
Dervişe bir şey sormamışlar bu sefer. Tekkede genç derviş adayları, sokakta bu işlere meraklı adamlar. Hiçbiri ağzını açıp bir sorucuk olsun sormamış bizim dervişe.
Kendisine soru sorulmasından hoşlanmayan derviş, başlangıçta memnun olmuş bu duruma. Kafasını dinlemiş. Sorusuzluk iyi gelmiş ona. Hatta “Ne güzel oldu bu iş. Kafamı dinliyorum işte” diye geçirmiş aklından.
Ama gelip göresin ki insanın hikâyesi çetrefildir ve gayetle zorludur. Sorusuzluk sürünce içine bir kurtçuk düşmüş bizimkinin. Kimsenin kendisine bir sorucuk olsun yöneltmemesinin nedenini merak etmeye başlamış.
İlkin “Demek ki verdiğim cevaplar yavan gelir oldu insanlara. Bana bir soru soran olursa şöyle ağdalı, okkalı, ışıltılı bir cevap vereyim ona da, memnun olsun” diye düşünmüş.
Zaman geçtikçe kendisine sorulan sorular hayal edip bu sorulara şahane cevaplar verdiğini hayal etmeye başlamış. Şairlerin, âlimlerin, fazılların kendilerine sorulan sorulara verdikleri cevapları okumaya girişmiş.
Tekkede, sokakta insanlara........
© Yeni Şafak
