menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Okulsuz toplum”

30 1
latest

Bir lisede öğrencilerin öğretmenleriyle alay ettiği, aşağıladığı, iteklediği ve öğretmenin bezgin, yorgun, umutsuz şekilde en arka sıraya oturup kaldığı görüntüler infiale sebep oldu. Aynı günlerde sosyal medyada bir öğrenci velisi, okulda oğluna yapılan ve tacize kadar uzanan akran zorbalığından, okul yönetiminin yetkisizliğinden, kanunların yetersizliğinden şikâyet ediyordu. Bir meslek lisesi öğretmeni, sınıftakilerin kendi öğrenci numaralarını bile yazamadığını dehşetle aktarıyordu.

Bu örnekler ilk değil, son da olmayacak. Milli Eğitim Bakanı’ndan okul müdürlerine, öğretmenlerden öğrencilere, velilerden müstahdemlere kadar eğitim zincirindeki her halkaya bir dokunduğunuzda bin âh işitiyorsunuz. Eğitim imkanları yaygınlaşırken, fırsatlar eşitlenirken, eğitim alt yapısı güçlenirken kalite aynı oranda yükselmiyor. Müfredat, disiplin, mesleki yönlendirme, maaşlar, özlük hakları ve daha nice sorunla eğitim sistemimiz milletin vergilerinden aldığı devasa payın hakkını veremiyor.

En önemlisi, artık her biri birer prens ve prenses olan öğrenciler, anne-babaların yüklediği (özgüven değil) zorbalık ruhuyla disiplinsiz sınıflarda öğretmenlere adeta kan kusturuyor.

Evet, eğitim sisteminin çok sorunu var, 100 yıldır konuşuyoruz bu sorunları, daha da konuşmayı sürdüreceğiz.

Ama eğitimle ilgili hiç sormadığımız, sormaya yanaşmadığımız, esas, temel bir soru var: Biz, bütün çocukları 12 yıl zorunlu eğitimden geçirmek zorunda mıyız? Buna gerçekten gerek var mı?

Takıldığım nokta 12 yıl değil; çok daha ileriye gidiyorum: Herkes ilkokul, ortaokul, lise okumak zorunda mı? Bunun gerçekten faydası var mı?

Durun hemen linç etmeyin, alay etmeyin! “Toplum zaten cahil, iyice cahil mi kalsın?” dediğinizi duyar gibiyim.........

© Yeni Şafak