Kate Kliridis: “Başkan’ın kızı” bir iç sürgün!
“Başkanın Kızı” (President’s Daughter), Kate Kliridis’in ölmeden önce yazdığı ve benim yayına hazırladığım otobiyografik kitabının başlığıdır.
Maalesef, kitap ancak Kate öldüğü gün çıkabildi ve Kate’ye mezarında kavuştu...
Kitabın önsözde de belirttiğim gibi, “Başkan’ın Kızı” babasının on yıl cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğu kendi ülkesinde adeta bir iç sürgün olarak yaşadı.
Ne babasının kurduğu partide, ne de cumhurbaşkanlığı sarayında kendine yer aramadı.
O hep dışarıda kaldı.
Tercihi bu yöndeydi.
Onun benimsediği değerlerin Kıbrıs’ın siyasal yaşamının hoyrat ortamında bir karşılığı yoktu. Kısa bir denemden sonra aktif siyasetle yollarını ayırdı.
Koltuk-delisi popülist elitlerin koltuk yarışına daha fazla katlanamadı.
Çünkü o, hayatının merkezine insanı koymuştu.
Fakat, ülkesinde insan ya “Rum” ya da “Türk’tü”.
Üstelik, hiç durmadan kavga ediyorlardı. Onun bu nefret karnavalına katılmaya niyeti yoktu. Ne de bu kavga ortamında koltuk kapma yarışına katılmaya...
Dışarıda kalmayı ve barışı aramayı yeğledi.
Dini Hümanizmdi.
İnsanlığın bütününü kucaklıyordu. Fakat, dışarıda (outsider) kalacağı “yeri” de iyi biliyordu.
İkinci sınıf bir kozmopolit değildi asla. Dünyaya bir turist gibi bakmıyordu. Fakat, kendini etnik “kabilelere” kaptırmaktan da uzak duruyordu.
Gerçek anlamda evrensel bir yurttaştı. Yurduna asla sırtını dönmeyenlerden...
Onun reddettiği şey, toplumuna körü körüne sadakat duymaktı.
Aklının ve ruhunun erdemi buna el vermiyordu.
O, Stoacılar gibi, geniş insanlık ailesinin o veya bu köşesine bakmıyordu, baktığı yerin sınırlarını güneşle ölçüyordu.
Ailesi
Liberal değerleri benimseyen bir ailenin çocuğuydu Kate.
Babası Glafkos, çocuk yaşlarda Kıbrıs’tan ayrılarak İngiltere’ye gitmiş, okul ve yüksek öğrenim hayatını orada geçirmişti. İkinci Dünya Savaşı’na Kraliyet Havva Kuvvetleri’nde havacı bir “İngiliz askeri” olarak katılmıştı. Uçağı Hamburg üzerinde vurulup düşence, o da Nazilerin esir kampına düşmüştü. İki defa kaçmaya teşebbüs etmişti ama olmadı.
Sonunda, “Ölüm Yürüyüşünden” sağ kurtularak özgürlüğüne kavuştu ve ilk durağı Londra oldu. BBC’de çalışan kız kardeşini ziyarete gitmişti ve hayatını değiştiren bir sürprizle karşılaşmıştı. Müstakbel........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d