menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ayrı Devlet, Naci Talat’ın Tarihi Uyarısı ve 19 Ekim Seçimleri Üstüne

13 1
28.09.2025

Sonunda söyleyeceğimi başında söyleyeyim: Ayrı devlet talebi Kıbrıslı Türklerin çıkarlarıyla ters orantılıdır! Yakın geçmiş bunun tanığıdır. Bu fikrin yakın tarihteki izini sürersek, bunu açıkça görürüz.

Adada ayrı bir Kıbrıs Türk devleti kurmak esas itibarıyla Enosis girişimlerine karşı bir tepki olarak gündeme geldi. Kıbrıs Türk liderliği 1950’li yıllarda önceleri adanın İngiliz sömürgesi olarak kalmasını, daha sonra Türkiye’ye iade edilmesini, son olarak da adanın Türkiye ile Yunanistan arasında bölünmesini savunuyordu. TMT kurulduğunda adanın “istirdadından” veya yarısında bir “Tük devleti kurulmasından” söz edilirken yayılmacı bir milliyetçilik örneği sergilense de, o dönemde bu politikaların esasları Enosis karşıtlığına dayanıyordu.

Enosis, Türkiye için özellikle güvenlik ve savunma politikaları açısından kabul edilmezdi. Kıbrıslı Türkler açısından ise adadaki varlığını azınlık konumuna düşmeden sürdürebilme meselesiydi.

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda her iki amaca da ulaşıldı. Fakat, Kıbrıs Rum toplumunun Enosis yönündeki girişimleri devam edince, ayrı Kıbrıs Türk devleti fikri yeniden gündeme geldi. Kıbrıs Türk liderliği, 1960’lı yılların başında Türkiye’nin adaya müdahale etmesi yerine, adada Kıbrıs Türk devleti kurulmasına yardımcı olmasını istiyordu. Çünkü, Türkiye’nin müdahalesi ancak Garanti Anlaşması temelinde mümkündü ve Garanti Anlaşması da sadece bozulan anayasal düzeni yeniden tesis etmek ve Kıbrıs’ın toprak bütünlüğünü korumak için müdahaleye cevaz verirdi. Fakat, o yıllarda ne ayrı devlet kurulabildi, ne de Türkiye adaya müdahale edebildi.

Kıbrıs’ta ayrı Tük devleti fikri işin başında Enosise karşı bir tedbir olarak düşünülmüşken, zaman içinde ideolojik bir boyut kazandı ve milliyetçi kadroların Türkçü hayallerini süslemeye başladı. Nitekim, 1974 yılında Enosis fikrinin temelli olarak tarihe karışmasına rağmen, Kıbrıs Türk liderliği ayrı Türk devleti yönünde mesai yapmaya yöneldi. Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni (KTFD) ilan ederken, bunun Federal Kıbrıs yönünde atılmış bir adım olduğunu söylese de, gerçekte bu adım ayrı bir Türk devleti için atılmıştı. Kendinin de söylediği gibi, daha o tarihte KTFD’yi değil, KKTC’yi ilan etmek istiyordu ama Türkiye buna onay vermiyordu.

Ayrı Devlet Fikrinin İmkansızlığı

Ayrı devletin kurulmasının önünde her zaman ciddi engeller vardı. 1974’ten önce özellikle toprak konusu engel oluştururken, -Kıbrıslı Türklerin çoğunluğu oluşturduğu ayrı bir toprak parçası yoktu-, 1974’ten sonra ise hem toprak konusu, hem de Türkiye’nin askeri müdahalesi sonucu oluşan fiili durum buna engel oluşturuyordu. Nitekim, 1983 yılında ilan edilen KKTC, BM tarafından “tanınmama” yaptırımıyla cezalandırıldı ve Kıbrıslı Türkleri “dünyasız” bıraktı!

Gerçek şudur ki, Türkiye’nin jeopolitik çıkarları da ayrı devletten yana değildi. Kıbrıs Sorunun Türkiye’nin gündemine girdiği 1954’ten beri Ankara adanın Yunanistan ile birleşmesine veya Kıbrıslı Rumların kontrolünde olmasına karşı çıkıyordu. Bu yüzden, bir yandan Enosise itiraz ediyordu, diğer yandan da iki toplum arasındaki ilişkilerin eşitlik temelinde biçimlenmesini savunuyordu. 1974’ten sonra resmi politikasını Federasyon olarak belirlemesi tesadüf değildi. Federal Kıbrıs, Türkiye’nin güvenlik çıkarlarıyla Kıbrıslı Türklerin eşitlik talebini........

© Yeni Düzen