Her şey vahdeti ilân ediyor
Kâinatın âlemleri, envaları ve unsurları öyle birbiri içine girift olarak girmiştir ki, kâinatın heyet-i mecmuasına mâlik olmayan bir sebep, hiçbir nev’ine, hiçbir unsuruna hakikî tasarruf edemez. Âdeta ism-i Ferd’in cilve-i vahdeti, bütün kâinatı bir vahdet içine almış, her şey o vahdeti ilân ediyor.
Meselâ: Bu kâinatın lâmbası olan güneşin bir olması, umum kâinat birinin olmasına işaret ettiği gibi; zîhayatların çevik ve çalâk hizmetçileri olan hava unsuru bir olması; ve aşçıları olan ateş bir olması; ve zemin bahçesini sulayan bulut süngeri bir olması; ve umum zîhayatın imdadına yetişen yağmur bir olması ve her yere yetişmesi; ve ekser hayvanat ve nebatat taifelerinin her birisi umum zemin yüzünde serbest yayılmaları, vahdet-i nev’iyeleri ve meskenleri bir bulunması gayet kat’î bir surette işaretler, şehadetlerdir ki, meskenleriyle beraber umum o mevcudat, bir tek Zatın malı olduğuna delâlet ederler.
İşte buna kıyasen, bütün kâinatın böyle birbirine girift........
© Yeni Asya
