menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsandaki dehşetli zulüm kabiliyeti

6 4
09.04.2025

Allah, insanın duygularına ve hislerine sayısız kabiliyetler vermiş. Aynı zamanda fıtraten bir had bırakmamış, fıtrî bir kayıt koymamış, serbest bırakmış. Ta ki sonsuz esmânın cilvelerine mazhar olsun.

İnsandaki nefis, his, heves ve vehim akıbeti düşünmediği ve hazır lezzete müptela olduğu için tedenniyat veçhesinde dehşetli bir hâl kesb ettirebiliyor. Mesela “Ene [ben] ve enaniyetin [benlik] eşkâl-i habîsesi [pis ve çirkin şekilleri] olan hodgâmlık, hodbinlik [bencillik], hodendişlik [kendini düşünen], gurur ve inat o meyle inzimam etse, öyle ekberü’l-kebâiri icad eder ki, daha beşer ona isim bulmamış.”1

İnsandaki ene ve enaniyet farazî ve vehmî bir sahiplenme ve kabullenme duygusudur. Yani hakikatte olmadığı hâlde var gibi düşünülen bir sahiplenme bir kabullenme duygusu. Misal “benim gözüm”, “benim kulağım”, “benim ailem” ve “benim çocuğum” demesi gibi. Buradaki “benim” ifadesi enedir. Halbuki hakikat noktasından ne göz ne kulak ne aile ve ne de çocuk insanın değildir. Hepsinin gerçek sahibi Allah’tır.

Allah, insana ene ve enaniyeti, isim ve sıfatlarını idrak etmek ve kıyas yapmak için vermiştir. İnsandaki cüz’î ilim, cüz’î kudret, cüz’î irade, cüz’î sahiplenme ve duygularının hepsi Allah’ın isim ve........

© Yeni Asya