menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Millennium Challenge 2002: Tatbikatın kurgusu, şike iddiaları ve günümüz askerî gerçekleri

48 1
21.09.2025

Cem Gürdeniz yazdı…

1 Kasım 2024 tarihinde Washington Post gazetesinde ‘’Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası (FOIA) Direktörü’’ olan Nate Jones’Amerikan Silahlı Kuvvetleri Dakikalar içinde 250 Milyon dolarlık Tatbikatı/Harp Oyununu Nasıl Kaybetti? ‘’ başlıklı bir makale yayınlandı. Yazarın kastettiği tatbikat Türkiye’de de kötü bir şöhrete sahip olan ‘’Millennium Challenge 2002 (MC 02) -Binyılın Meydan Okuması 2002’’ tatbikatıydı. Söz konusu tatbikat ABD’nin 11 Eylül 2001 sonrası Afganistan’da başlattığı işgalden bir yıl sonra Irak işgaline hazırlandığı dönemde ABD Müşterek Kuvvetler Komutanlığı tarafından 24 Temmuz- 15 Ağustos 2002 arasında icra edilmiş, 250 milyon dolara mal olarak tarihe en büyük, en pahalı ve en tartışmalı müşterek tatbikat/harp oyunu olarak geçmişti. Tatbikat 30 binden fazla askeri ve 250’den fazla simülasyon sistemini bir araya getirmişti. Tatbikatın sahadaki fiili manevralar ile bilgisayar destekli modellemeleri aynı senaryoda bütünleştiren komuta yeri (CPX) faaliyetleri vardı. Amacı etki odaklı (effects-based) ve hızlı/kesin sonuçlu harekatlar (rapid decisive operations) başta olmak üzere yeni doktrinleri denemekti. Senaryo gereği “Mavi Kuvvetler” ABD’yi temsil ederken, Kırmızı Kuvvetler düşmandı. Maviyi gerçek komuta kademesi oynarken kırmızının Kıdemli Danışmanlık Görevi, Emekli Deniz Piyade Korgeneral Paul Van Riper tarafından ifa ediliyordu. “Kırmızı Kuvvetler” hayali bir Körfez bölgesi devletiydi. Muhtemelen İran olarak düşünülen ülke o dönemde düşük teknoloji kullanan ancak asimetrik taktikler uygulayan bir rakip olarak kurgulanmıştı. Tatbikattan kısa süre sonra General Van Riper 21 Ağustos 2002 tarihinde ‘’Kıdemli Kırmızı Kuvvet Danışmanının MC 02 Gözlemleri’’ başlıklı zehir zemberek gizli bir rapor yazdı. Rapordan 11 yıl sonra 2013 yılında ABD’li bir düşünce kuruluşu olan Ulusal Güvenlik Arşivinde, (FOIA) Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası Direktörü olan Nate Jones 2002 yılına ait Army Times‘ta yazılan bir makalenin dip notu sayesinde Generalin söz konusu raporundan haberdar oldu ve kamu yararı için Zorunlu Gizliliğinin Kaldırılması (MDR) sürecini başlattı. 11 yıl sonra beş farklı devlet kurumu tarafından yapılan incelemelerin ardından Pentagon, Zorunlu Gizliliğin Kaldırılması İncelemesi (MDR) talebine nihayet yanıt vererek belgenin gizliliğinin kısmen kaldırılmasını 2024 yılı sonbaharında kabul etti. O tarihte Washington Post Gazetesinde görevli olan Nate Jones, söz konusu raporu 1 Kasım 2024 tarihinde gazetesinde haberleştirdi ve böylece General Van Riper’ın detaylı raporu ilk kez kamuoyu ile buluşmuş oldu. General Van Riper daha sonra tatbikatın ABD Donanması’nın mevcut doktrinini yanlış bir şekilde doğrulamak için düzeltildiğini iddia etti. Raporu yazdığı dönemde ABD’nin hazırlıklarını yaptığı Irak İşgal harekâtına karşı olan General 24 Nisan 2006‘da dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Irak Savaşındaki rolü nedeniyle istifasını isteyen diğer birkaç emekli generale katılarak çok imzalı basın açıklaması yapmıştı.

Rapor kısacası 2002 yılının koşullarında yani bugüne göre rakiplerine göre çok daha güçlü pozisyona sahip olmasına rağmen ABD ordusunun düşük teknolojili asimetrik taktikler uygulayan rakip ile savaşa karşı savunmasız olduğunu açıklıyordu. Raporun en çarpıcı yanı ABD Donanması uçak gemisi muharebe grubunun, savaş başladıktan on dakika içinde yenilgiye uğratılmasıydı. Kırmızı kuvvet saldırılarını ticari gemilerden ve diğer alışılmadık asimetrik yöntemlerle başlatmış hem baskın hem de sürpriz yaratmıştı. Jones’a göre bu tatbikatta yaşananlar ABD’nin 2003’te Irak’ın işgalinde ve o zamandan bu yana diğer çatışmalarda karşılaşacağı zorlukların da habercisiydi. General Van Riper raporunda MC 02 Tatbikatını keskin bir dille eleştiriyor ve daha da ileri giderek tatbikatı “şikeli” olarak nitelendiriyordu. Başlangıçta kıdemli danışmanı olduğu Kırmızı kuvvetlere Mavi’nin yüksek teknolojiye dayalı istihbarat üstünlüğünü boşa çıkarmaları için yaratıcı ve asimetrik/unorthodox yöntemler kullandırtmıştı. Örneğin motosikletli haberciler, cami minarelerinden ışıldak muhaberesi, balıkçı teknelerinden yapılan gizli haberleşmeler ve sürpriz füze saldırılarıyla mavinin elektronik üstünlüğünü devre dışı bırakmıştı.

Tatbikat daha başlamadan mavi lehine zaman atlatmaları gibi kritik kurgusal ayarlamalar yapıldı. Buna rağmen General Van Riper, tatbikatın ikinci gününe kadar mavi savaş gemilerinin konumunu belirlemek için çok sayıda küçük balıkçı teknelerinden oluşan bir filo kullandı. Daha sonra önleyici bir saldırıda, mavi kuvvetlerin keşif gözetlemesini alt ederek çoklu seyir füzesi salvosu ile eş zamanlı küçük botların sürü tipi intihar saldırılarını başlattı. Ayrıca pek çok asimetrik taktik ve teknik kullanarak saldırılarını sürdürdü. Savaşın ilk günlerinde aralarında bir uçak gemisi, on kruvazör/muhrip ve altı amfibi geminin bulunduğu 19 gemi batırıldı. Mavinin küçük intihar saldırı teknelerini iyi tespit edememesi sonuçta en az seyir füzeleri kadar etkili olmuştu. Gerçek bir çatışmada bu kaybın karşılığı 20.000’den fazla denizcinin ve deniz piyadenin ölümüydü. Böylece ABD filosu on dakika içinde oyun dışı kaldı. Norfolk’taki donanma harekât merkezi şok yaşadı. Bunun üzerine tatbikat durduruldu, gemiler “yeniden yüzdürüldü” ve oyun sıfırlandı. Bu durum, senaryoyu ve ABD’nin doğrulamak istediği doktrinleri daha baştan çökertecek ölçüde dramatik bir gelişmeydi. Hakem heyeti bu koşullarda doğrudan müdahale etmişti. Bu süreçte hakem heyeti daha da ileri giderek Kırmızının saha yasaklama (AD) ve erişimi engelleme (A2) silahları ile kimyasal silah kullanımı gibi stratejik seçeneklerini de yasakladı ya da ciddi biçimde sınırladı. Kırmızıya EMCON (Emisyon Kontrol) tedbirleri almaması “radarları açması” gibi sunilikler dayatılırken, hava indirme yapan birliklere ateş açılmayacak gibi emirler verildi; Kırmızı ilk saldırıyı başlatamayacak ve pek çok taktik devre dışı bırakılacaktı. Bu sunilikler arasında Mavinin uçak gemisi, amfibi hücum grupları, mayın karşı tedbirleri ve ileri unsurları Körfez’e engelsiz intikal ettirildi; Kırmızının mayınlama, kimliği belirsiz ticari gemilerden füze atışları vb. asimetrik taktikleri ile belirsizlik stratejisi başlangıçta yasaklandı. Küresel durum/algı resmini besleyen WNN (World News Network) güncellemeleri yapılmadığı için kırmızının durum muhakemesi yapması zorlaştırıldı. Başlangıç brifinginde koalisyonsuz görünse de kısa sürede “Körfez Ortaklık Politika Konseyi’’ altında İngiliz, Avustralya ve Kanada gemileriyle fiilen koalisyon atmosferi yaratıldı; petrol zengini bölge ülkelerinin “bir gecede” maviye siyasi destek verdiği varsayıldı. Modelleme-simülasyon çıktılarıyla hakem heyeti değerlendirmeleri sistematik biçimde çelişti; ilerleyen günlerde bazı mavi gemilerin imhası, “tatbikatın sürdürülebilmesi” gerekçesiyle geri alındı.

29 Temmuz’dan yani tatbikatın 5’inci gününden itibaren........

© Veryansın TV