Santo Domingo
Santo Domingo, ada ruhunun şehir haline gelmiş hali. Başkent tarihi, şehir kültürü ve ada hayatı birleşiminin meydana getirdiği bir Karayip sahnesi.
Kolonyal evlerin gölgesinde modern apartmanlar yükselir; sokaklarda taze mangolar kesilirken iş adamları önünden geçer; bir köşede papaz ayin çağrısı yaparken bir diğerinde bachata yükselir, danslar edilir.
Santo Domingo böyle bir yer;
Her şey yan yana, herkes birlikte.
Ve hiçbir şey bir diğerini rahatsız etmez.
Bu şehirde hayat, çatışma değil yan yanalık üzerine kuruludur.
Sokaklar sürekli dans eder. Her köşeden sokak çalgıcıları çıkabilir. Hep aynı tempoda hep ritimli müzikler çalar, müziğin ritmi adeta bilinçaltınıza işler. Siz de kendinizi bir anda ortalarında dans ederken bulabilirsiniz… Sokaklarda yürümesi eğlenceli, cafe ya da restoranın önünde oturup yemek yemesi oldukça keyiflidir.
Başkentte zaman diğer şehirlerdeki gibi akmaz. Günün ritmini caddeler belirler.
Yönler bile başkente özgüdür.
Ne metro hattı ne teleferik; en kesin tarif hep “neyin üstündesin?” sorusudur: köprü mü, viyadük mü, tünel mi?
Santo Domingo’da adres tarifi Google Maps ile yapılmaz.
Navigasyonun P’si jestlerle, P’si tahminle çalışır.
Santo Domingo’da kaybolmak mümkündür, ama kaybolmak sorun değildir birileri sizi bulur. Çünkü şehir kalabalık değil aynı zamanda gözeten bir topluluktur.
Şehrin en bilinen gizli kuralı: “Tranque” varsa kaderine razı ol!
“Trafik” burada bir sorun değil; bir “durum”dur. Herkesin kabul ettiği sessiz bir anlaşma gibi…
Santo Domingo’yu turist değil, Dominikli bilir.
Turistin gördüğü kısım hep aynıdır; Zona Colonial, kathedral, restoranlar…
Ama Dominikli’nin Santo Domingo’su bambaşkadır…
Gerçek Santo Domingo;........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein