Zor olsa da köye varmıştık...
Bembeyaz bir kayanın belli belirsiz hayali gibi görünen imam evinin cılız ışıklarını gördüm. Kahvenin sahibi baktı olacak gibi değil, sobaya birkaç parça "kerme" attıktan sonra; “Çocuklar sizleri anlıyorum. Analarınız bekliyor ve tatilinizi ziyan etmek istemiyorsunuz. Biz ne hâliniz varsa görün deyip sizleri serbest bırakırsak olacaklardan vicdan azabı çekeriz. Kusura bakmayın bu havada kimsenin dışarı çıkmasına müsaade edemem. Bekleyin, tipi dinsin, önümüzü görelim. O zaman tamam” dedi. Birkaç bardak çay içmek iyi gelmişti. Gece ortalarına doğru da hava sakinleşip kar, tipi dinince sabahı beklemeden kahveciye teşekkür edip müsaade isteyerek yola çıktık. Hasretlik ağır basmıştı. Zor olsa da köye vardık. Alaca karanlık içinde bembeyaz bir kayanın belli belirsiz hayali gibi görünen imam evinin cılız ışıklarını gördüm. Sönük yıldızlar gibi parlıyordu. “Bu saatte hayırdır! Hüsna nineme mi bir şey........
© Türkiye
