menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anlaşılmaz sesler, bağrışmalar dışında kimseyi göremiyordum!

14 3
21.03.2025

Üzüntüsü had safhadaydı şoförümüzün. Yolun kenarındaki kayanın yanında, ellerini ceplerine koymuş, çaresiz ağlıyordu. Birkaç takla attıktan sonra ancak durabildik. Koltukların arasına düşmüştüm. Otobüsün her tarafı parçalanmış, açılmıştı, tavandan kesif kar yağışı görünüyordu. Elimi yüzümü yokladım, ellerim kanlandı ama aklım başımdaydı. Çabuk toparlandım, bana en yakın ilk boşluktan dışarı çıktım. Ön tarafa koştum. Üzüntüsü had safhadaydı şoförümüzün. Yolun kenarındaki kayanın yanında, ellerini ceplerine koymuş, çaresiz ağlıyordu. Soğuğa rağmen açık göğsü; kar ve kan bulaşık elbiseleriyle acınacak hâldeydi. Kalın kaşları altında mütehakkim, ağır dönen iri gözlerinden fırlayan nazarlarıyla önündeki darmadağınık olmuş ekmek teknesine bakıp ah çekiyordu. Fena hâlde üzüldüm, içim “cız” etti… Anlaşılmaz sesler, bağrışmalar dışında kimseyi göremiyordum. Sesim çıktığı kadar tanıdıklarımın isimlerini saymaya başladım. Bütün arkadaşlarımı buldum. Kiminin yüzü kanlar içinde, kimi bacağını, kimi kolunu........

© Türkiye