"Benim tarafım belli, Hakkın ve haklının yanında yer alacağım!"
"Git, söyle; ben dönek değilim! İkide bir aşağılık teklifler yapmasın! Bir dadaşa bundan daha büyük hakaret olamaz!" Bu ruh hâlinin ağır stresi neredeyse herkesi hasta etmişti. Sokaklar, mahalleler, semtler parsellenmiş, bölünmüş, kimse kimsenin bölgesinden geçemez, semtine giremez olmuştu. Dernekler, teşkilatlar habire taraftar toplamak derdindeydi. Bir diyalog kurmaya gör, hemen seni noksan bulur, eğitip yetiştirmeğe, o işin militanı yapmaya çalışırlardı. Şu güttüğün sürü ne? Beni katma sürüne! Beni doğrudan ayıran, Sürüm sürüm sürüne! Bir gün "devrimci" bir tanıdık haber göndermiş: “Ona söyleyin, oligarşinin, burjuvanın, ağaların, beylerin yanında değil, kendi gibi ezilen, sömürülen köylünün, işçinin, fakirin, fukaranın yanında yerini alsın, sonra… sonrası çok pişman olur!” Ben de laf taşıyana; ona cevaben demiştim ki: "Git, söyle; ben dönek değilim! İkide bir aşağılık teklifler yapmasın! Bir dadaşa bundan daha büyük hakaret olamaz. O nasıl sapık davasının sadık köpeği ise, ben de mübârek bir davanın, idealistiyim! Ya hak bildiğim........
© Türkiye
