Papa’nın ziyareti ve Türkiye’nin değişen çehresi
Bu hafta Ankara’nın gündeminde iki farklı ama bir o kadar da birbirine temas eden isim var: Papa Leo XIV ve Türkiye’nin yeni Hahambaşı Rav David Sevi. Birinin gelişi Vatikan’dan yükselen küresel bir dokunuş, diğerinin göreve gelişi ise Türkiye’nin çok kültürlü toplumsal yapısının içinden bir yenilenme. Fakat her ikisi de Ankara’nın bugünlerde yeniden şekillenen ruh halini anlamak için önemli.
Papa Leo XIV bugün Ankara’da. Resmî törenler, protokol, Anıtkabir ziyareti, Cumhurbaşkanı ile görüşme… Bu ziyaret, diplomatik bir etkinlik olmaktan öte, Türkiye’nin modern kimliğini yeniden hatırlatan bir pencere niteliğinde.
Papa’nın ilk durağının Anıtkabir olması tesadüf değil. Atatürk’ün laiklik mirasına gösterilen bu sembolik saygı, Türkiye ile Vatikan arasında yalnızca siyasi değil, tarihsel bir iletişim alanı da yaratıyor. Laik bir Cumhuriyete yapılacak en kuvvetli nezaket jestlerinden biri, kurucusuna yapılan saygı duruşudur.
Ankara’nın bu ziyarette takınacağı tavır, aslında uzun zamandır tartıştığımız “laiklik – din – devlet” dengesini yeniden gündeme taşıyor. Bu hassas terazide ayarın doğru yapılması, Türkiye’nin hem dış dünyaya hem kendi vatandaşlarına verdiği mesaj açısından kritik.
Papa’nın ziyareti üzerinden Ankara’nın söylemeye çalıştığı şey şu gibi geliyor bana:
“Bu ülke geçmişine güveniyor, farklı inançlara saygılı ve uluslararası diplomaside köprü rolünü üstlenmeye hazır.”
Bu hafta konuşmamız gereken bir diğer isim de Türkiye Musevi Cemaatinin yeni Hahambaşısı Rav David Sevi. Kendisi uzun yıllardır tanıdığım, birlikte sohbet etme imkânı bulduğum, bilgi birikimine, duruşuna ve insanlığına büyük saygı duyduğum bir isim.
Rav Sevi’yi özel kılan yalnızca dini bir otorite olması değil; aynı zamanda........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein