Türkçeden Türkçeye çeviri
Mustafa Nesim SEVİNÇ
Geçenlerde Mecidiyeköy’de yürürken bir tabelaya gözüm ilişti: “Türkçeden Türkçeye Çeviri.” Başta bir yazım hatasıdır diye düşündüm. Göz bazen yanılır, beyin düzeltir ya... Döndüm, tekrar okudum. Hayır, doğru görmüşüm. Altında İngilizce, Fransızca gibi dillere de çeviri yapıldığı yazıyor ama asıl dikkat çekici olan kısım hâlâ “Türkçeden Türkçeye” idi. Dayanamadım, içeri girdim.
Masasının üzerindeki dosyalarla boğuşan görevli, “Bunların hepsi Türkçeden Türkçeye çevrilecek,” dedi. Meğer gelen metinler Türkçeymiş ama ne dendiği anlaşılamıyormuş. Önce o metinleri sadeleştirip anlamlı hale getiriyorlar, sonra metnin sahibine gönderip, “Siz bunu mu demek istediniz?” diye soruyorlarmış. Ancak onay geldikten sonra, o metin başka dillere çevrilebiliyormuş. Yani mesele çeviri değil, “anlama meselesiymiş”.
Aslında bu küçük hikâye, Türkiye’deki iletişim krizini anlatan büyük bir simge. Çünkü sadece yazılı belgelerde değil, siyasette, bürokraside, hatta günlük yaşamda da kelimelerle anlam arasındaki bağ kopmuş durumda. Herkes Türkçe konuşuyor gibi görünüyor ama kimse kimseyi tam olarak anlayamıyor. Sanki ülkede aynı dili konuşan ama farklı anlamlara gelen cümleler kuran toplumlar yaşıyor. Bu haliyle dil, ortak bir iletişim aracı olmaktan çıkıp neredeyse “bilinmeyen bir dil” gibi davranıyor. Kelimeler tanıdık ama anlamlar başka bir evrende.
Siyasette bu mesele artık içinden çıkılmaz hale geldi. Siyasetçiler ne kadar çok kelime kullanırsa o kadar çok şey söylemiş gibi oluyor. Oysa çoğu zaman anlattıkları şey, sadeleştirildiğinde tek cümleye indirgenebiliyor. Örneğin bir bakan şöyle diyor: “Enflasyonist baskıların minimize edilmesi maksadıyla çeşitli........© Tigris Haber
