menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kültürel hegemonya

73 14
18.04.2025

Diğer

18 Nisan 2025

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

İktidara ısınma süreci içinde Tayyip Erdoğan’ın izleyicilerine kültürel hegemonya üstüne söyledikleri hepimizin aklındadır. Kısa süre içinde ülkede kayda değer bir egemenlik kurduklarını, ama “kültürel hegemonya”yı henüz ele geçiremediklerini söylüyordu. Söylemiş olmasa bile bunun onun gözünde önemli bir hedef olduğunu tahmin edebilirdik. Tayyip Erdoğan Türkiye’yi genel olarak “Kemalizm” diye adlandırdığımız dönemden hiç geçmemiş bir toplum yapmak misyonuna inanmış ve kendisinin de bu kutsal görevi yerine getirmek üzere seçilmiş bir siyasi önder olduğundan şüphesi olmayan kişi olarak görüyor. Kemalizm’in (ve böyle bir ayrım yapılabilirse) ve onu izleyen İnönü döneminin İslam’a ihanet olduğunu düşünüyor. Böyle köklü bir toplumsal dönüşümü hedefliyorsa kültürel düzeyi baştan sona değiştirmesi gerektiğini elbette kafasına koyacaktır. Nitekim bütün davranışları bunun böyle olduğunu gösteriyor.

“Kültür” denince, bu çağın önemli “kültür yayan” araçlarından biri, önemli ve etkili biri, televizyon. Dolayısıyla, “Reis”ten emir çıkınca, hareketin televizyon aleminde çalışan militanlarının bunun kendilerine verilmiş bir misyon olduğunu düşünmeleri ve ona göre bu kutsal görevi üstlenmeleri çok normaldir. Reis “Yapın” diyor, nasıl yapılacağını söylemiyor. İşin orasını bu mesleğin erbabına bırakmış. Ama tabii süreç ilerlerken birtakım jestlerle neyi onayladığını, neyi niçin uygun bulmadığını işaret edecektir. Nihai hedef bellidir: "Müslüman Türkiye"nin üstünlüğünü göstermek.

Burada, “yaratıcı”, kendi kafasında kurduğu “haşmet” ve “yüceliği”, Batılılaşma felaketine uğramamış Osmanlılık çerçevesinde ortaya koyacak.

Ben televizyon dizilerinin........

© T24