Blues mutsuzken seni mutlu hissettirir
Diğer
24 Ağustos 2025
Umarım geçen haftaki Blues de canımı al ağabey yazımı okuyup müzikleri dinlemişsinizdir. Bu hafta yedi yeni Blues klasiği ile yola devam ediyoruz. Ama önce Blues dinlemenin insan psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki birçok olumlu etkisi hakkında birkaç kelam etmek isterim.
Blues adeta bir duygusal boşalma aracıdır. Özellikle üzüntü, kaygı veya stres gibi duygularla baş etmekte zorlanan insanlar için bir terapi görevi görür. Blues dinlemek beyindeki serotonin ve dopamin hormonlarının salınımını artırarak rahatlama sağlar.
Araştırmalar yavaş tempolu ve tekrar eden ritimlerin kalp atış hızını düşürdüğünü ve kan basıncını dengelediğini gösterir. Blues’un tipik 12 ölçülük yapısı ve sakin tempoları sinir sistemini gevşetir. Özellikle gitarın o içe işleyen tınısı adeta bir derin nefes etkisi yaratır.
Blues’un en belirgin özelliği derin duyguları yalın bir şekilde aktarmasıdır. Blues dinlerken kendi yaşadığınız kırgınlıkları ve sevinçleri başkasının sesinde bulursunuz. Bu psikolojide katarsis olarak bilinen duyguların sağlıklı biçimde boşaltılması sürecini tetikler. Kısacası blues dinlemek içini dökmek gibidir.
B.B. King "Blues, mutsuzken seni mutlu hissettiren müziktir" der.
Blues şarkıları genellikle hayatın zorluklarını, ayrılıkları, yalnızlığı ve mücadeleyi anlatır. Bunları dinlemek başkalarının deneyimlerini anlamamıza ve kendi duygularımızı daha iyi ifade etmemize yardımcı olur. Böylece dinleyicinin empati yeteneği gelişir, başka insanların yaşadıklarını hissetme kapasitesini artırır.
Psikoloji dergisi Emotion’da yayımlanan bir çalışmada hüzünlü müzik dinleyen kişilerin başkalarının duygularını daha doğru okuduğu ve empati düzeylerinin yükseldiği bulundu. Blues’un hikâye anlatan doğası dinleyicinin başka hayatlara duygusal yatırım yapmasını kolaylaştırır. Bu da sosyal zekânın gelişmesinde rol oynar.
Blues müziğin yavaş ritimleri ve dokunaklı melodileri sinir sistemini sakinleştirir. Özellikle delta blues gibi akustik türler meditatif bir etki yaratarak stres seviyesini düşürür. Araştırmalar blues dinlemenin kortizol (stres hormonu) düzeyini azalttığını gösterir.
Harvard Medical School’un yayınladığı bir araştırmaya göre yavaş tempolu ve tekrarlı ritimlere sahip müzikler (blues, soul, yavaş caz) kortizol seviyelerini düşürür, kalp atış hızını yavaşlatıp parasempatik sinir sistemini aktive ederek rahatlama sağlar. Bu etki meditasyonla elde edilen biyolojik tepkilere benzer.
Nörobilimci Daniel Levitin’in araştırmaları sevdiğimiz müziği dinlemenin tıpkı lezzetli bir yemek yemek veya sevilen birine temas etmek gibi dopamin salgılattığını gösteriyor.
Stanford Üniversitesi’nin müzik terapisi üzerine yaptığı bir çalışmada yavaş tempolu müziğin kronik ağrı çeken bireylerde ağrı algısını yüzde 21’e kadar azalttığı görüldü. Bunun nedeni müziğin beyinde ağrı iletim yollarını geçici olarak bloke eden kimyasalların salgılanmasını tetiklemesidir. Blues’un ritmik ve tekrar eden yapısı bu etkiyi güçlendirir.
Blues doğaçlamaya dayalı bir türdür. Bir şarkının aynı anda hem tanıdık hem de beklenmedik gelişmesi beyin için güçlü bir yaratıcılık uyarıcısıdır. Müzisyen olmasanız bile blues dinlemek hayal gücünüzü genişletir, yazarken, çizerken ya da düşünürken size yeni yollar açar.
Umarım ZZ Top'ı tanırsınız ve seversiniz. Hani şu Orta Çağ büyücüleri gibi uzun beyaz sakallı Billy Gibbons ve Dusty Hill'in inanılmaz gitar ve bas çaldığı, Frank Beard'in davuluyla herkesi hizaya soktuğu Texas'lı süper grup.
1975 tarihli Fandango! albümünde yer alan Blue Jean Blues ZZ Top’ın yavaş tempolu bir blues'la ne kadar derinleşebileceğini kanıtlayan parçasıdır. Bu grubun en dokunaklı, en derin, en kederli ve en otantik blues parçalarından biridir. Şarkı dinleyiciyi blues’un en saf ve acı dolu köklerine götürür.
La Grange'ın tozlu otoyolundan inip, gece yarısı bir Teksas barının köşesinde oturduğunuzu hayal edin. Arka planda loş ışık, elinizde yarım kalmış bir viski ve hoparlörden Billy Gibbons’ın o dumanlı, kalın tonlu gitarı geliyor. İşte Blue Jean Blues tam olarak o anın şarkısıdır.
Bu parça yavaş blues formunun bir dersi gibidir. Gibbons’ın gitar tonu neredeyse insan sesi gibi inleyip sızlanır, melankoli sunar, gitarından gözyaşı akıtır. Her nota kaybedilen bir aşkın, pişmanlığın ya da yalnızlığın ağırlığını taşır, bir sonraki notaya gitmeden önce havada asılı kalır, dinleyeni bekler. Bas gitar adeta omzunuza dostça dokunan bir arkadaş gibi yumuşak, davul ise arka planda kalp atışı gibi sakin ve kararlıdır ve bir cenaze marşının ritmini andırır.
Blue Jean Blues basit ama etkileyici sözleriyle blues’un en temel temasını, kaybı işler. Bu kaybedilen aşkın bir matem şarkısıdır. Gibbons’ın çatallı ve hüzünlü sesi bu acıyı daha da derinden hissettirir.
Sözlerdeki hüzün mavi kot metaforu üzerinden ustaca işlenir. Buradaki blue sadece pantolonun rengi değil, ruhun melankolik rengidir. Blue Jean Blues dinlerken kendinizi yalnız bir gecede eski bir aşkı hatırlarken bulabilirsiniz.
Bu insanı bir kuyunun dibine indirip sonra göklere çıkaran parçayı sevgili kuzenim Eşref Üner'e adıyorum.
1973 yılında rock........
© T24
