‘‘Zayıf iklim hedefleri ile ETS kağıt üstünde kalır’’
Diğer
02 Ekim 2025
Prof. Dr. Ebru Voyvoda
Türkiye’de iklim kanunu tartışmalarının da etkisi ile ‘‘iklim politikası eşittir emisyon ticareti’’ gibi bir yanılsama olasılığı ortaya çıktı. Oysa iklim politikası dediğimizde sadece emisyon ticaretinden bahsedemeyiz. Çok daha kapsamlı, iklim, ticaret, sanayi, enerji ve sosyal politikaları bir arada düşünmemiz gerektiren bir çerçeveden söz ettiğimizi hatırlamak gerekiyor.
İçinden geçtiğimiz küresel politik ekonomik dönem, en azından belli coğrafyalar için, hala ‘‘piyasa temelli çözüm’’ seçeneğini önceliklendirme eğiliminde. Emisyon ticaret sistemi de ‘‘kirleten öder’’ ilkesine dayandığı için çevresel açıdan, piyasa sistemine dayandığı için de iktisadi dinamikler açısından kabul edilebilir seçenek olarak ortaya çıkıyor. Türkiye de farklı nedenlerden - ama sanırım en çok da ‘‘piyasa temelli’’ seçeneğin çekici görünmesinden dolayı- doğrudan müdahale yerine ETS sistemi kurulmasını önceliklendiriyor. Aslen ETS sistemi kurulumu, Dünya Bankası’nın 2013’teki ‘‘Piyasaya Hazırlık Programı’’ (Project for Market Readiness, PMR) hibe programından beri gündemde olan ve hazırlıkları devam eden bir proje.
Emisyon Ticaret Sistemi’nde devlet, kendi iklim hedefleri doğrultusunda bir kota belirliyor. Örneğin Avrupa Birliği’nde bu hedef, 2030 yılında emisyonları, 1990 yılına kıyasla en az U azaltmak.
Bu kota, toplam sera gazı salımı için de üst sınır belirliyor. Bu üst sınırı oluşturan toplam miktar, belirlenen yıllık hedeflere göre giderek azalıyor.
Belirlenen bu toplam kota, ekonomik büyüme ve sektörün enerji yoğunluğu gibi kriterler dikkate alınarak, farklı sektörler arasında paylaştırılıyor ve sektörel emisyon izinlerine (karbon kotalarına) dönüştürülüyor.
Burada amaçlanan, şirketlerin daha temiz teknolojilere geçmesini teşvik ederek kendi kotasının altında salım yapmasını sağlamak. Kota altında kalmayı başaran şirketler, kullanmadıkları hakkı emisyon ticaret sistemi üzerinden kotalarını aşan şirketlere satarak gelir elde edebiliyorlar.
Devlet burada doğrudan müdahale eden, aktif bir politika setini düzenleyen ve yöneten olmak yerine ‘‘piyasa düzenleyicisi’’ rolü üstlenmiş oluyor.
Diyelim ki siz 100 birim seragazı emisyon salımı yapan bir üretim birimisiniz. Eğer 100 birimin üzerinde ya da ona yakın bir kotanız, yani kirletim hakkınız varsa ve bu kota size devlet tarafından ücretsiz olarak sunulduysa, sizin için herhangi bir piyasa oluşmasına gerek yoktur. Öte yandan bu yıl........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden