menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kartvizit kültürü

32 24
17.08.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

17 Ağustos 2025

Kartvizitlerin kökeni, 15. yüzyıl Çin’ine kadar gitmektedir. İlk kartvizitler, kişisel tanıtım amacıyla kullanılan ve günümüz kartvizitlerinden farklı olarak, ziyarete gidilen kişinin evde olup olmadığını bildiren, sosyal statüyü temsil eden yazılı kartlardı. Bu kartlara “ziyaret kartı” veya “ziyaretçi kartı” deniyordu. 17. yüzyılda Fransa’da, aristokratlar arasında sosyal bir araç olarak kullanılmaya başlandı. Avrupa’da ilk kartvizitler Versailles Sarayı‘nda, özellikle soylular arasında kullanılmıştır. Ziyaret edilen kişiye bir nezaket göstergesi olarak bırakılırdı. Bu kartlar genellikle büyük, gösterişli ve süslüydü. Kartlarda kullanıcıların isimleri, unvanları, soylu armaları gibi bilgiler yer alırdı. Aynı dönemde İngiltere’de de yaygınlaşmaya başladı ve “trade card” adıyla bilinen kartlar ticari amaçla kullanılmaya başlandı. Sanayi Devrimi ile birlikte iş dünyası hızla gelişti ve ticari amaçlarla kullanılan kartvizitler, bugünkü modern kartvizitlerin atası olarak kabul edilirdi. Bu dönemde baskı teknikleri ilerledi ve daha çok kişiye ulaşabilen kartvizitler, özellikle iş ilişkilerinde etkili bir araç haline geldi. Artık sadece soylular değil, tüccarlar ve zanaatkarlar da kartvizit kullanmaya başladı. Kartlar, adres bilgileri ve şirket logoları içeriyordu.

1996 yılında Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu tarafından hazırlanmış, Zafer Yayınları tarafından yayınlanmış olan Hattat Hamid Aytaç, M. Halim Özyazıcı ve Arif Hikmet'in çalışmalarının yer aldığı “Osmanlı Kartvizitleri Kitabı”nda kartvizitin Osmanlı’ya gelişi şöyle anlatılıyor:

“Batılı manada ve batı ölçülerinde ilk grafik, kartvizit olsa gerektir. Zira 1850lerde Avrupa’da görülen kartvizit hemen ardından Türkiye’ye gelmiş ve aynı görevi yüklenmiştir. Arkasına hüsnü hattı (Güzel Yazı Sanatı) alınca da Türk’ün elinde bir başka sanat halini almış, “kartvizit sanatı” meydana gelmiştir.

Aslında Türklerin yüzyıllardır yazı sanatı ile yaptıkları, adı konmamış grafik sanatlardan başka bir şey değildi. Eğer bu sanat Müslüman Türk’ün elinde değil de Hıristiyan Batı’nın sanatkarlarınca yapılmış olsaydı, onu terk etmez ve dünyanın bir numaralı sanatı haline getirirlerdi. Zaten soyut sanat da bir bakıma bizim hat ve ebru sanatımızın bir sentezi değil midir?”

Yazar şöyle devam ediyor:

“Batıdan aldığımıza bir misal olarak yazımıza konu olarak seçtiğimiz, kelime kökleri Latince olan ve batıda CART DE VISITE olarak bilinen ve dilimize “Kartvizit” (Ziyaretçi Kartı) olarak geçen ve benimsenen uygulamayı gösterebiliriz.

Yazıyı sanat eseri haline getiren ve onu çeşitli şekil ve kompozisyonlara sokan ecdadımız, bu küçük sevimli nesnelere son derece zarif görünüşler kazandırarak, adeta elden ele dolaşan birer minyatür levha özelliği kazandırmışlardır. Üzerindeki yazılara gelince: En az yazı, isim ve soyadından ibarettirler. Teferruatlısının üzerinde Ad ve Soyadın yanı sıra kişinin unvanı, görevi ve adresleri, varsa her iki yerin telefon numaraları vs. bulunmaktadır.

Kartvizitlerin kullanma alanlarına gelince: İlk kullanıldığı yıldan (1850), günümüze kadar büyük farklılıklar göstermemiştir. Ancak telefonun çok yaygın bir haberleşme vasıtası olmasından bu yana önemi daha da artmıştır.”

Bugün, dijitalleşmenin getirdiği yeniliklerle kartvizitler de değişti. Akıllı telefonlar artık kartvizit gereksinimini tamamen ortadan kaldırdığı gibi yeni nesil dijital, elektronik ve QR kartvizit örnekleri kullanılıyor. Bu dijital kartvizit örnekleri kişini ve markanın sadece ismi değil ismi sosyal medya kimlikleri, mail adresleri, telefon numarası ve kurumsal kimlik ve referans metinleri ile çok daha geniş bir bilgi referansını içeriyor. Yazıyı kendi kartvizit albümümde benim için hikayesi ile değerli olan ki: “her şey hikayesi ile değerlidir. İçinde yaşadığımız yapılardan, yürüdüğümüz sokaklara kadar.” Birkaç örnekle son vermek istiyorum.

Bu toprakların yetiştirdiği en kıymetli dermatologlardan biri olan Prof. Dr. Agop........

© T24