ABD başkanlığına yeniden seçilen Donald Trump’ın daha koltuğuna oturmadan Kanada’yı 51’inci eyalet olarak ABD’ye katacağını söyleyip ülkenin başbakanı James Trudeau’yu vali diye aşağılaması, Grönland’ı bağlı bulunduğu Danimarka’dan satın almak istediğini açıklaması, Panama’dan Panama Kanalı'nı ABD'ye geri vermesini istemesi, Meksika Körfezi’nin adını Amerikan Körfezi olarak değiştirdiğini ilan etmesi, başta küresel müttefikleri ve ortakları olmak üzere herkesi şok etti.

Trump’ın savurduğu tehdit ve şantajların, ABD’nin küresel düzende mevcut varlığının çökmekte olduğunu ve çöküşü durdurmak, ülkeyi kurtarmak maksatlı yeni bir güç gösterisi olduğu çok aşikar.

Mevcut derin devlete karşı savaş açmaya kalkan ABD yeni yönetiminin, bir asırdır süre gelen dünya düzenindeki ortaklıklarını, ittifaklarını da bitirmeye yönelik hamleler yapacağının işaretlerini veriyor.

ABD yönetimi, Doğu Asya ve Ortadoğu’daki tüm askeri güçlerini çekmeyi düşündüğü gibi AB ülkelerindeki askeri ve ekonomik güçlerini de çekmeye hazırlanıyor. Nitekim Avrupalı diplomatlar, Trump'ın Avrupa'daki 100 bin civarı ABD askerinden 20 binini geri çekmeyi planladığını, bu küçülme planı çerçevesinde Avrupa'da kalacak........

© Stratejik Düşünce Enstitüsü