İki Kanal: İSTANBUL VE ORTA DOĞU
Yüz yüze ve göz göze konuşarak uzlaşı ile başarılacak eksiksiz ve kusursuz demokrasi işte o zaman gerçek adaleti ve güvenliği de sağlayacak, yazılarımda sıkça dillendirdiğim gibi yerin üstünü gerçek cennet haline getirecek. İşte o zaman, insanlık tarihi sıfırdan başlayacak.
Merak ettiğim şu. İnsana, hayvana ve doğaya yönelik insan şiddetinin her yerde sonlandığı dönemleri yaşayacak gelecek kuşaklar, korku, baskı, kan ve gözyaşı dolu, insanın utanılası milyonlarca yıllık geçmişini nasıl adlandıracak, zaman ve konu dilimlerine nasıl ayıracak, bu dilimlere nasıl isim verecek ve dahası içlerini nasıl dolduracak?
İkinci Dünya Savaşının ortalarında, Türkiye’yi bu Savaşa sokmayarak o dönemde akan kan ve gözyaşlarına katılmamızı engelleyen kahramanların yaşadığı topraklarda Dünyaya gelmiş bir insan olarak, gelecek kuşaklara ağır sorunlar bırakacak iki konuya değinmek istiyorum.
İlki, Marmara Denizi ile Karadeniz’i birbirine bağlaması düşünülen Kanal İstanbul. “Anneler ve Gözyaşları” kitabımda yazdığım gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, Türkiye kamuoyunun, bilim insanlarının tüm karşı çıkışlarına karşın “Kanal İstanbul” için o güzelim sulak alanları, tarlaları ve köyleri yok ederek gelecek kuşaklara büyük sorun bırakacak gibi görünüyor. Büyük, tehlikeli ve gelecekte çözülmesi hemen hemen olanaksız bir sorun.
Kanal olarak tasarlanan alanların çevresinin, yüksek ve yaygın konut inşaatları ile kuşatılması sürüyor. Köylülerin, gençlerin, annelerin çığlıkları, gözyaşları Hükümeti durduramadı. Böylece, kanal........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d