Gerçek Ötesi’nin kanıksanma tehlikesi
Anımsayalım; Gerçek Ötesi (post-truth) sözcüğü 1992’de oyun yazarı Steve Tesich tarafından Watergate skandalı için kullanılmış, 2016 yılı sonuna doğru Oxford sözlüğüne girmiş ve yılın sözcüğü olarak seçilmiştir. İzleyen birkaç yıl boyunca sıkça kullanılan bu kavramsal sözcük giderek unutulmaya başlandı. Nedeni ise gerçek ötesinin ekonomiden siyaset alanına ve uluslararası ilişkilere dek uzanan bir yelpazede gerçekmiş gibi kanıksanması ve yaygınlık kazanmasıdır. Son örnek mi? Aşırı sağcı, saldırgan, demokratik hak ve özgürlükleri umursamayan Trump’ın ABD içinde uyguladığı baskı rejimi ve dış ilişkilerde sopa ve havuç politikasıyla diğer ülkeleri tehdit ederek “hizaya getirme”ye soyunmasına karşın “barış havarisi” kesilmesi ve bu davranışın normalleştirilmeye çalışılmasıdır.
Ülkemizde ise gerçek ötesi söylem günlük siyasi propagandanın ana unsuru olmuştur. Geliştirilen söyleme göre zarlar 2000’li yılların başlarında yeniden atılmış ve “ileri demokrasi” hedefi doğrultusunda ilerleme ve ekonomideki onarımın ardından, atılım ve yeniden inşa süreci başlatılmıştır. Gerçeğin böyle olmadığı demokratik ve ekonomik hakları savunanlar tarafından sürekli olarak vurgulanıyor. Ancak geniş tanımla her renkten muhalif siyasetçiler ve kalem erbaplarının zaman zaman dile getirdikleri üzere AKP iktidarının ilk dönemlerinde ekonomi, dış ilişkiler, haklar ve özgürlükler açısından işler yolundaydı da zamanla ve giderek işler çığrından mı çıktı? Kronikleşen ekonomik kriz ve çözümsüzlük karşısında Ali Babacan’ın tekrar AKP saflarında yer alması ve/veya Mehmet Şimşek ile Cevdet Yılmaz’a katılarak geçmişte olduğu gibi halen ekonomiyi yöneten ekibin canlandırılması tasarımı rastlantısal değildir. Bu durumda geçmişteki başarı nedir diye sormak gerekiyor. Dışarıdan gelen sıcak para ile üretmeden tüketimi kamçılayarak kof bir ekonomik büyümeyi pompalayarak hanehalkı ve özel sektörü borçlandırmak ve dış borcu artırmak mı? Yüksek faiz politikası ile rantiye sınıfı olabildiğine genişletmek ve bütçeden aktarılan devasa büyüklükte kaynakla rantiyeleri beslemek mi? Geçmişteki ekonomik “başarı”yı kısaca anımsayalım.
Öncelikle altı çizilmesi gerekli nokta sağ yelpazede yer alan tek parti ve koalisyon hükümetlerinin eninde sonunda ülkeyi ekonomide açmazlara ve krize sürüklemiş olmalarıdır. Anımsayalım neoliberal yapısal uyum (dönüşüm) sürecinin fiili başlangıcını 24 Ocak 1980 tarihli kararlar ve Haziran’da IMF ile yapılan üç yıllık stand-by düzenlemesi oluşturmaktadır. Yapısal uyum ekonominin uluslararası piyasalara açılması ve bütünleşmesidir. 12 Eylül’deki askeri darbeden sonra kurulan cunta yönetimi istikrar önlemlerini........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d