1 Ekim’den 1 Ekim’e
Sandıktan hep başarıyla çıkmış, meşruluğunu hep sandıktan almış, icraatlarını hep sandığa yaslamış bir iktidar, hele de bir de ülkeyi 20 yıldan fazla bir süre yönetmişken, bir seçimde ilk kez yenilir ve ikinci parti olursa ne yapar?
Mevzubahis parti eğer sıradan bir partiyse, hükümet olmaktan devlet olmaya geçmeye dair sayısız adım atmamışsa, rejim inşa etmeye dair bir derdi yoksa, kurumları tek tek ele geçirmemiş, kendi medyasını ve sermaye grubunu yaratmamışsa yapacakları bellidir.
Başındaki isim istifa edebilir, ülke genel seçime gidebilir, parti özeleştiri verip seçmenini yeniden kazanmaya çalışabilir vesaire…
Peki ya değilse, parti böyle bir parti değilse ne olur?
Değilse ne olduğunu ve ne olacağını geçen yıl 1 Ekim’den beri hep beraber izliyor ve görüyoruz.
Devletleşen ve rejim inşa eden bir parti olarak AKP, 22 yılın sonunda 31 Mart 2024’deki yerel seçimlerde ilk yenilgisini aldı ve iktidara geliş ve orada kalış mekanizmalardan en önemlilerden birini kaybetti; ancak teslim olmadı ve adım adım yeni bir oyun planı kurdu.
O oyun planın kuruluşu öncesinde CHP ile neler konuşuldu bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: 22 yıl sonra AKP’nin yenildiği, 1977 seçimlerinden beri ilk kez CHP’nin birinci olduğu bir seçimden sonra, işbaşına gelişinin üzerinden henüz daha altı geçmemiş olan Özgür Özel önce “erken seçim istemeyeceğiz” dedi, ardından da yandaş medyanın amiral gemisi Sabah’a, manşetten görülecek bir röportaj vererek “makama saygı esastır” şeklinde bir açıklama yaptı.
31 Mart sonrası Türkiye siyasetine ne idüğü belirsiz bir normalleşme iddiası damgasını vurdu; Şimşek programı halkın üstünden silindir gibi geçerken taraflar karşılıklı ziyaretlerde bulundu, hediyeler verildi, hediyeler alındı, yalandan bir yumuşama havası memlekete hâkim oldu.
O “yumuşak ve normal” iklimde iktidar atacağı adımların hazırlığını yapıyor, yeni planlar üzerinde çalışıyordu ve ilk sinyal Erdoğan’ın “iç cephe” açıklamasıyla geldi. Erdoğan önce saraydaki 30 Ağustos kutlamalarında bu kavramı kullandı, ardından yaklaşık bir ay sonra, BM Genel Kurulu toplantısı dönüşü artık hepimizin işleyişine son derece vakıf olduğumuz uçak gazeteciliği masasında sözlerini yineledi ve İsrail tehdidini öne sürerek iç cepheyi güçlendirme çağrısında bulundu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Ekim günü yeni yasama yılı için toplandığında bu açıklamanın üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti ve Erdoğan, normalleşme kapsamında CHP tarafından ayakta karşılandığı Meclis açılış konuşmasında Gazze ve Lübnan’dan sonra sıranın Türkiye’ye geldiğini söyledikten sonra sözlerine şöyle devam edecekti:
Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak 'iç cephemizi' sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor.
Erdoğan’ın bu........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d