menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnkılap Yolunda

10 1
27.10.2025

Bazı cümlelerdeki yanlış, içinde yer aldığı söylemin yanlışlığını doğrular.

Zeki Faik İzer’in “İnkılap Yolunda” tablosu için söylenen “Cumhuriyetin sınıfları yok eden ideolojisini gözler önüne serer” cümlesi de böyledir. Bu yargı karşı devrimcilerin, cumhuriyet kazanımlarını, emperyalizme karşı verilen mücadeleyi, kuruluş yıllarındaki aydınlanma hareketini bütünüyle yadsımasının ifadesidir.

Çağdaş Türk resim sanatında adı ilk modernist ressamlar arasında anılan Zeki Faik İzer’in 28 yaşındayken tamamladığı İnkılap Yolunda tablosunun ilhamı Delacroix’nın Halka Yol Gösteren Özgürlük tablosudur. İki resmin bugüne kadar pek çok yayında karşılaştırıldı. İzer’in 1830 Temmuz Devrimini betimleyen Delacroix’nın resmindeki kompozisyon planının örnek alınması eleştirildi. Oysa sanatta yeniyi inşa etmenin geleneksel yollarından biriydi bu: Çok bilinen bir eserin kompozisyon şemasını örnek almak ve ona getirilen özgün yorumla düşünceyi dile getirmek. Resim sanatı bu çizgide gelişti, rönesans ressamı bu hattı izledi. Sadece resimde değil, sanatın birçok dalında kullanılan yöntemlerden biriydi bu.

İzer’in resmi için yapılan eleştiri şöyle sürüyordu: madem Halka Yol Gösteren Özgürlük örnek alınmıştı, İzer’in figürleri neden Delacroix’nınkiler gibi toplumsal sınıfları yansıtmıyordu? Yoksa cumhuriyet halkın içinden doğmamış mıydı? Eleştirinin asıl nedeni, devrime karşı isyan eden figürlerin resimde temsil edilme biçimi miydi? Yakın zamana kadar resme yapılan “Cumhuriyetin sınıfları yok eden ideolojisini yansıtıyor,” yorumunun temel nedeni devrime karşı yapılan isyanın bastırılması mıydı yoksa?

Bu soruların tartışma zeminini genişletmeden önce İnkılap Yolunda tablosuna, yapıldığı döneme biraz daha yakından bakmak gerekir kanımca.

Resim, cumhuriyetin onuncu yıl sergisi için hazırlamıştı. Çağdaş Türk Sanatı kitabında Sezer Tansuğ, dönemin sanat ortamını şöyle değerlendiriyor:

“10. Yıl Türkiye’de her sanat alanında etkinliklerin gerçekleştiği ayrıcalıklı bir önem taşır. 1933 Ekim ayında Ankara’da düzenlenen ve temaları çoğunlukla Türk Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet devrimlerinden oluşan “İnkılap Sergisi”ni bu etkinliklerin başında saymak gerekir. Bu sergi bir bakıma ilk on yılın sanat yönünden muhasebesidir. Türk sanatı çağdaş evrensel ortamda hangi ulusal düzey kriterlerine sahip çıkmakta, sanat kültürü ve eğitimi hangi göstergeyi oluşturmaktadır? 10. yıl şüphesiz son değil, yeniden başlangıçtır. Bu ilk aşamadır ve bu aşamada Türk resim heykel sanatları, Batı sanatıyla eskisinden çok daha yakın ve sıkı ilişkilere girmiştir. Bunun yanı sıra kişisel üslûplar kendilerine ait ayrımların daha çok bilincine varmak isteğindedirler. İlk on yılda sanat eğitimi kurumları modernleştirilmesi, üniversite reformuyla (1933) eski medrese artığı köhnemiş zihniyet temsilcileri ve “sahte çağdaşların” tasfiye edilmesi, toplum hayatında devrimleri benimseyen dinamizmle eşdeğerdir.”1

“Cumhuriyet’in İlk Yılları Türk........

© soL