Celladın kırbacına talip olmak: Esat Oktay çılgınlığı
Türkiye’nin politik atmosferi, özellikle bazı kesimler mercek altına alındığında, ne yazık ki tarihsel hafızasızlığın ve sınıfsal körlüğün yarattığı grotesk bir tiyatro sahnesini andırmaya başladı. Ülkenin içine sürüklendiği siyasi ve iktisadi kriz ortamı kadar, bu krizlerin tetiklediği öfkenin patolojik denebilecek yansımaları da dikkat çekici. Son günlerde sosyal medyada yeniden gündem olan Esat Oktay Yıldıran tartışmaları, belki de bu yansımaların en uç örneklerini oluşturuyor.
Bu kez gündem, Cumhur İttifakı’nın anahtarlığı olma yolunda kurulmuş bir partinin lideri tarafından açıldı. Adam, iddia ettiği gibi isimleri mi yoksa cezaevlerini mi karıştırdı bilinmez, Esat Oktay Yıldıran için “hayvan” deyiverdi. Eee?
İster doğru ister yanlış hatırlasın, kimse işkenceci bir insanlık düşmanına edilen hakaretin peşine düşmeyeceğine göre, bu yeni nesil zübük siyasetçi de dediğini unutur, alır voltasını devam ederdi. Ama öyle olmadı… Önce farklı cenahlardan, Esat Oktay’ın işkenceyi ülkücülere yapmadığı yazılıp çizildi. Bunun üzerine büyük bir sosyal medya linci ve sonra “Oktay’ları karıştırdım” açıklaması… Ayıp olmasın diye “işkence yine de kötüdür” dendi ama olayın gelişimi, bu kirli eylemlerin nerede ve kimlere karşı yapıldığının da önemli olduğunu ortaya koyuyordu(!)
12 Eylül faşizminin Diyarbakır Cezaevi’ndeki en karanlık yüzü, insanlık onurunu ayaklar altına alan bir işkenceci, bugün kendini milliyetçi ve muhalif olarak tanımlayan azımsanmayacak bir gençlik kitlesi tarafından adeta bir “kahraman” biçiminde yeniden inşa ediliyor. Bu........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin
Beth Kuhel