Cumhuriyeti patronlardan kurtarmak
Biz Cumhuriyeti biraz da 1917 Ekim Devrimi’nin açtığı yola borçluyuz. Rusya’da işçi sınıfının emperyalistlerin paylaşım hesaplarına esaslı bir darbe vurup koca bir coğrafyada yeni bir işçi devleti ortaya çıkarması sadece bizim coğrafyamızda değil, dünya tarihinde büyük bir kırılmadır. Devrim sonrası patlak veren iç savaşın ardından, 1922 yılının son günlerinde kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, yüzyılın akışını tamamen değiştirdi. “Büyük insanlığı” Ekim devriminin yarattığı bu kırılmaya borçluyuz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu da geçtiğimiz yüzyılın başındaki bu devrimci döneme denk düşüyor. Mustafa Kemal önderliğindeki milli mücadele, Ekim Devriminin açtığı yolu değerlendirdi ve ülke kendi kaderini belirledi. 1922’nin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile 1923’ün Türkiye Cumhuriyeti “devrim cephesinin” ürünü oldu.
Ekim devriminin ayırt ediciliği, insanın insanı sömürmesine neden olan her şeyi toplumsal düzenden uzaklaştırmasıydı. Sovyet Cumhuriyeti kendi sömürücü sınıfını alaşağı edip ülkesinden söküp attı.
Anadolu’daki devrim de büyük iş başardı. Ülkeyi emperyalistlerden temizledi, onların saraydaki işbirlikçileriyle hesaplaştı, halkçı, laik ve kamucu dönüşümlere imza attı. Fakat diğerinden farklı olarak bir kapitalist sınıf, bu cumhuriyetin bağrında adım adım gelişti. Geçmişin toprak ağası tüccar oldu. Tüccar tüccarla ortaklık yaptı, devletle iş........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d