Yıkıcı korku değil kurucu cesaret
“Kürt fobisi” Ankara’daki mimli kavramlardan biridir; ağızdan çıkması, devletlûların damarına basılmasına yetiyor. Çok kızıyorlar bu ifadeye. Elbette bu fobi, her yerde ve her dönemde aynı kıvamda olmuyor, zamana ve mekâna bağlı olarak farklılık gösteriyor. Lakin vakıa o ki, dozu ve rengi değişse de devlette halen böyle bir fobi var. Ve sahnesi geldiğinde –ki sık sık gelir- bu fobi kendisini gösterir.
Biri nispeten uzak, diğeri de yakın tarihten iki misal, belki meramın daha iyi anlaşılmasını sağlar. Evvela Mısır’a gidiyoruz. Yıl, 1957. Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır, 1 Haziran’da devlet radyosunda Kürtçe yayınlara başlar. Her gün 16-17 saatleri arasında dinleyicilerle buluşan bu Kürt radyosu, yayınını Kur’an ayetleri ve Kürt ulusal marşı olan “Ey Reqîb” ile açar. Suriye, Irak, İran ve dönemin Sovyetler Birliği’nin bazı bölgelerinde dinlenebilen radyo, çok geçmeden Türkiye’nin hışmını çeker, iki ülke arasında tansiyon yükselir.
Türkiye Büyükelçisi, Kürt radyosundan duyduğu rahatsızlığı anlatmak için Devlet Başkanı Abdülnasır’ın huzuruna çıkar. Abdülnasır, bu görüşmeyi daha sonra Celal Talabani’ye anlatır. Talabani de 1995’te İlhan Kızılhan ile yaptığı söyleşide, “Türkiye Kürtleri için önemlidir” notunu düşerek, bu hadiseyi o tatlı üslubuyla bizimle paylaşır. (https://www.youtube.com/watch?v=C2BlbN94UZI)
Talabani’nin Abdülnasır’dan aktardığına göre, Abdülnasır’ın Büyükelçi ile görüşmesi gergin bir atmosferde başlar. Büyükelçi sinirlidir.
Abdülnasır hazırlıklıdır. Türkiye’de devletin “Kürt yoktur, onlar dağlı Türklerdir” tezine dayanır. Zayıf noktasından yakalamıştır Büyükelçi’yi, durumu sakin bir biçimde izah eder.
Abdülnasır, bunun üzerine yavaşça beyaz bir kâğıt çıkarır, Büyükelçi’ye uzatır ve ona “Buyurun, bana ‘Türkiye’de Kürtler vardır ve bu radyo onları da etkilemektedir’ diye yazın, biz de talebinizi değerlendirelim” der. Büyükelçi böyle bir yazı veremeyeceğini belirtince Abdülnasır görüşmeye noktayı koyar:
Sıfır toplamlı oyun
Mısır’dan biraz daha yakına, Irak’a gelelim. 1990’larda Türkiye siyasetinin temel gündem maddelerinden biri Irak Kürtlerinin durumuydu. O yıllarda Irak’ta Kürtlerin hukuki ve fiili bir statü elde etmesinin Türkiye için çok büyük bir tehdit olduğuna iman eden ve tartışma kabul etmeyen bir resmi devlet politikası vardı. Her kanaldan, oradaki Kürtlerin hak ve hukuk sahibi olmasının buradaki Kürtleri de yoldan çıkaracağı........
© Serbestiyet
