menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kültürün sağı solu

14 0
previous day

Son yıllarda ayaklarımız hep aynı “kültürel iktidar” ya da “kültür savaşları” meselesine dolanıyor. Taraflar bu iktidarı ya da daha doğru terimle hegemonyayı eleştirmek ya da anlamaktan çok ele geçirmeye, hiç değilse yönünü belirlemeye odaklanmış durumda- ki kültür alanını belirlemenin mümkün olduğu yollu naif görüşte ısrar edilmesi beni şaşırtıyor.

Nereden başlayayım? Eğer kültürden anladığımız sanat, edebiyat ve bunlardan kökünü alan eğlence etkinlikleri yoluyla kitle iletişimini kontrol altına almaksa bu bana – özellikle sağ bir ideolojinin hedefi olarak – oldukça uzak görünüyor. Ancak sağ, kültürü en başından beri saklı güç odaklarının planlayıp manipüle ettiği bir toplumsal ürünler bütünü olarak görme eğiliminde olduğundan ısrarından vazgeçmiyor. “Madem birileri manipüle edebiliyor, madem birileri beğenileri, arayışları ve bunlara bağlı insan karakterlerini inşa edebiliyor, biz neden yapamayalım?” diyor. Halbuki neredeyse 70-80 yıla dayanan kısmi kesintili sağ iktidarlar zincirinin deneyimlerini gözden geçirerek neden yapılamadığını çoktan anlamaları gerekirdi.

Bu meselede sol ile ilgili görüşlerim de çok farklı değil; sol, sağın patetik ısrarını görüp böbürleniyor, ama kültürel iktidar ellerindeymiş gibi görünmelerinin tek nedeni aslında sadece sağın belli kültür ürünlerini sahiplenmekten imtina etmesine dayanıyor. Aslında bu hegemonyayı inşa etmenin yollarını arayıp sonunda herkesin minibüs müziği dinlediğini görerek araştırmalarının yönlerini değiştirenler onlar. Solun belki de en büyük erdemi yanlışından ders çıkarmaktır, sorgulama iradesi göstermektir.

Sağ niçin – yukarıda değindiğimiz anlamda – kültür hegemonyası kuramaz? Her şeyden önce Türkiye sağı İslam değerlerine tutunamadan var olamıyor; açıkçası sağ, İslam değerleri dışına taştığında içine tıknefes ırkçılık üflenmiş sönük bir balona dönüşüyor. Geçmişin DYP, ANAP, AP gibi liberal görüşlü partileri bile İslam değerlerinden uzak düşmemeye çalıştılar, bunun üstüne bir demokrasi inşa ettiler, ya da etmeye çalıştılar, ki nepotizme savrulmalarına rağmen halkça desteklenmelerinin altında da bence bu yatıyordu. Öte yandan eğer kültürel hegemonyadan anladığımız sanat, edebiyat ve popüler eğlence ürünlerinin sağ değerler adına biçimlenmesiyse bu tam olarak mümkün değil, neden mi?

İslam değerleri sanat/edebiyat konusunda oldukça kısıtlı ve esnemeye açık olmayan bir alanda harekete izin veriyor. İslam değerlerinin ölçülerine uygun bir sanat olamaz mı? Olabilir, ama mesele kültür ürünleri ile bir hegemonya kurmaksa İslam sanatları ne seviyede etki yaratabilir? İslam mimarisinin, tasavvuf müziğinin, hat sanatının bir hayranı olarak söylüyorum bunları.

Sözgelimi birçok noktada İslam’dan çok daha katı olan Katolik kültürü insan bedeninin sergilenmesi konusunda İslam’a göre oldukça esnektir. Katolik inancına göre insan Tanrının imajında yaratıldığından insan bedeninin çıplaklık içinde resmedilmesi yüksek düşüncelere hitap ettiği sürece teşvik edilmiştir. Hatta karşı-reform döneminde bile çıplaklığın işlendiği resim ya da heykellerde “incir yaprağı” müstehcenliği örtmek için yeterli görülmüştür.

İslam’da ise müstehcenlik ile çıplaklık arasında ayrım yok gibidir. Hatta bugünün bazı İslamcı yazarlarının belli sanat uygulamalarıyla (örneğin bale ile) pornografi arasında fark görmemesi biraz bu ayrımdaki belirsizliğe dayanır. Kuşkusuz İslamcılar, Katolik görüşünü benimsemek durumunda değil; hatta bu acayip olurdu. Ama kültürel iktidar kurmak istedikleri alanın büyük ölçüde görsel sanatlarla edebi sanatların bir bileşimini ortaya koyan ‘ekran’ olduğu düşünülürse içine düştükleri zorluk açık seçik görülecektir.

Çıkıp şimdi “Kardeşim heykelle resimle dizilerin ne ilgisi var?” diyenler olur. Siz gerçekten insan bedeninin nesne olmadığı cazip bir ekran ürünü çıkarabileceğinizi düşünüyor musunuz? Görsel sanatlar çok büyük oranda insan bedeninin maddi varlığı, heyecanları ve duyguları üstüne kuruludur; bunları çıkarınca........

© Serbestiyet