Eve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek
Teorik olarak yürüyen bir süreç, pratik anlamda ne kadar süre zarfında emekleyerek yoluna devam edecek?
Ya da iç dengeleri gözeterek süreci zamana yaymak, dış dengeler açısından ne derece gerçekçi? İç dengelerdeki hamlelerin “bir adım ileri, iki adım geri” anlayışıyla yürütülmesi, dış dengelerde sıkışıp kalacak olan 10 Mart deklarasyonunun son ayı olan Aralık ayı gelip çatarken nasıl bir duruma evrilecek?
Son tarih olan Aralık ayının bu hızla hayata geçmeyeceği açıkken ve Suriye yönetimi açısından ABD Kongresi’nin yıl başından evvel yatırımları onaylaması gerekirken — ve bu olmazsa Suriye’ye yatırımların olmayacağı bu denli belli olmasına rağmen — pratik anlamda “askıda” ve “arafta” bir durum doğmayacak mı?
Hâl böyleyken MHP’nin dışında Ak Parti’nin süreci hâlâ mahcup bir tavırla üstlenmesinin anlaşılır bir yönü var mıdır? Eğer içerideki yavaş ve temkinli ilerleme, Suriye’de de yavaş ve temkinli bir şekilde yürüme imkânına sahip olsaydı, bu durum anlaşılır bir hâl almış olurdu. Ne yazık ki görüntü bu anlaşılır hâli göstermiyor.
Türkiye’deki iç mesele, Suriye’de olup bitenleri yönlendirme kapasitesine sahip olduğundan, oradaki her gecikme fay hatlarında oynamalara neden oluyor. Bu durum içeride de baskıya neden olduğundan karşılıklı bir tıkanmaya gidiyor. Bunu çözmenin kabul edilebilir yanlarını hayata geçirmek çok zor değil. Radikal adımlar elbette ki çok zor ve zaman ister.
Özellikle de son 10 yılda iktidarın PKK’yi inanılmaz derecede şeytanlaştırması ve PKK üzerinden Kürt legal siyasi hareketini de aynı potada düşmanlaştırması bugün açısından bu süreçle alakalı en büyük engel olarak görünüyor. Dün PKK’yi şeytanlaştırarak seçim kazanma stratejisi, bugün ayak bağı hâline gelen bir kördüğüm.
Burada küçük küçük nefes boruları açarak dünün yükünden........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein