menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Günlerin bugün getirdiği…

16 0
25.04.2025

19 Mart’tan bu yana Türkiye’nin her yanında keyfi yasakları değil meşruiyeti esas alarak büyüyen toplumsal eylemler, en son liselere kadar inerek son yılların en kapsamlı politik hareketine yol açmışken, 1 Mayıs da geldi kapıya dayandı.

Bilindiği gibi geçen yıl Taksim’i zorlama söylemiyle Saraçhane’ye çağrı yapan DİSK ve diğer üç demokratik kurum, Bozdoğan Kemeri önünde yaşanan kilitlenme sonrasında başarılı bir sınav verememiş, sonuçta yıllardır bu ülkenin kaderi haline gelen “gençlerin çatışması/kurumların sahadan çekilmesi” durumu bir kez daha yaşanmış ve bütün bunlar yaygın eleştirileri beraberinde getirmişti. Bu yıl ise aynı ekip, anlaşıldığı kadarıyla daha geniş bir bileşimle Kadıköy’de kutlama kararını vermiş durumda. Beklenmeyen şeyler değil.

Buna karşın önceki günlerde bir araya gelen bazıları DİSK üyesi 12 sendika da, bir ortak bildiri yayımlayarak “sokaktaki hareketliliğe yanıt olmak” gerekçesiyle çok açıkça söylemeseler de Taksim’e doğru çağrı yapmış gibi görünüyor.

Bu arada, somut gelişme ve açıklamalardan anlaşılıyor ki, bütün bu kararlar da aslında henüz çok net değil ya da yavaş yavaş netleşiyor. Mart-Nisan aylarının yarattığı atmosfer, devrimcilerin sosyalistlerin ötesinde CHP tabanında bile hâlâ çok etkili ve karar alanları da aşağıdan baskılıyor. Özellikle Mart-Nisan aylarının sürükleyicisi olan gençlik kesimlerinde belirgin bir Taksim eğilimi Saraçhane’den bu yana zaten var ve çeşitli biçimlerde bunu ifade ediyorlar.

Bu yazı, çok özel olarak herhangi bir kararı eleştirme maksadını taşımıyor. Herkes bildiği yoldan yürür. Bu topraklarda ‘eleştiri’ kavramının pek sevilmediğini, ‘özeleştiri’nin ise az bulunan bir kuş cinsi gibi olduğunu zaten çoktandır biliyoruz.

Yalnızca birkaç şeyi düzeltmek gerektiğini düşünüyorum.

Birincisi, 1 Mayıs, sendikal bir eylem değildir. Evet, dünyanın her yerinde ve tarih boyunca sendikalar, işçi sınıfı örgütleri olarak 1 Mayıs’larda büyük rol oynar, kutlamaları düzenler ama 1 Mayıs’ları yönlendiren, ona rengini veren, her sürecin politik atmosferidir. Örneğin savaş varsa gündemde anti-militarizm, baskılar artmışsa anti-faşizm gibi temalar süreci genel olarak belirler. Bu belirleme hali de, aslında işçi sınıfının politik örgütlerinin gücüyle orantılı olarak gerçekleşir. Bugünkü gibi sosyalist........

© sendika.org