menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

"YAŞAMAK DEĞİL BU, UZUN ÖLÜM"

13 0
03.11.2025

Kalabalık ve karmaşık zihinlerin dünyasında yaşıyoruz artık. Kaos egemen hayatımızda. Sakinleşmek için kendimizi kayan ekranlara, bağımlılıklara hapsediyoruz. Bunda bilinçli bir tercih yok tabiki. Sistemin bizi attığı yere sorgusuz sualsiz gidiyoruz biz de. Elimiz mahkum çünkü. Hayallerimizi gerçekleştirme fırsatı bulamıyoruz. Sevmediğimiz işlerde çalışıyor, sevmediğimiz hayatlar yaşıyoruz. Öyle ki, günlük motviasyonumuz sadece o günü geçirmek üzerine kurulu. Tok kalmayı sağlıklı beslenme sayıyoruz ya da o gün ölmemeyi yaşamak kabul ediyoruz. Halikarnas Balıkçısı'nın çok güzel bir cümlesi vardır, "Yaşamak değil bu, uzun ölüm" diye. Bizler de ölümün bu uzun halini yaşıyoruz. Bir hayal dünyasında gibiyiz. Ölmemek tüm derdimiz. Ölmeyecek kadar beslenmek, ölmeyecek kadar düşünmek, ölmeyecek kadar soluklanmak gibi. Peki bu düzene bizi alıştıran nedir? Neden yaşamımızdaki bu eksikliği, amaç yoksunluğunu göremiyoruz? Neden mesela bi araba sahibi olmak, bir ev sahibi olmak bizi mutlu ediyor da, çizdiğimiz güzel bir resim, yazdığımız uyaklı bir şiir, tıngırdattığımız bir melodi bize yetmiyor? Hayatın maddileşmesini nasıl bu kadar çabuk kabullendik biz? Hayatın ahenginin aslında bir şiir dizesiyle de tutturulabileceğine olan inancımıız ne zaman yitirdik? Hayatı bir şiir gibi yaşamayı neden........

© Samsun Son Haber